Dizinin ne olduğu bilinmiyordu, neden kaldırıldığı (ve yakıldığı) belirsizdi, kimisi Atatürkçü bir roman olmadığını iddia ediyordu, kimi Çerkez Ethem'in kahraman gibi gösterildiğini söylüyordu filan... Kemal Tahir'in tartışmacı kişiliği, ölümünden sonra eserleriyle devam ediyordu diyelim.
Romanı ne zaman okudum, dizi gaiplere karışınca, tiraj getirecek bir ilgi de var, fotoromanı çıkarıldı ortaya, o fotoromandan sonra romanı keşfettim... O merakla romanı okumuş, etkilenmekle birlikte, o yaşlarda aksini iddia etsem de pek bir şey anlamamıştım.
1986 yılında Milliyet gazetesi, bu kayıp diziyi fotoroman olarak yayımlamaya başladı, tabii ki setten fotoğraflar yeterli olmayınca devreye dönemin önemli çizerlerinden Ayhan Başoğlu girdi ve boşlukları o tamamladı, bir ay kadar sürmüştü, yukarıdaki bant dizinin sonundan. Doğrusu fotoroman dedim ama iş bazen çizgi romana da dönüyordu.
Bu yazıyı Yorgun Savaşçı'yı "konuşmak" için yazmadım, çizgicilerin yazılı basın için ne kadar önemli olduğunu gösterdiği için paylaştım. Dizi kayıp, elde yeterli görüntü yok, fotoğraf yok... devreye bir ilüstratör girip eseri tamamlıyor. O sebeple çizgiciler, gazetelerin en yüksek maaşlı çalışanlarıydı. Önce daha ucuz olan fotoğrafa, sonra da değişen "medium" a yenildiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder