Salı, Mart 14, 2023

Son okuduklarım 68

Haldun Sevel, Ustura Kemal albümlerini yayımlarken önemli bir tercihte bulunmuştu. Kabadayılar aleminin meydan okuyucu, pozör ve erkeklik gösterileriyle geçen hikayelerini bırakıp Kurtuluş Savaşı hikaye evrenine gitmiş, kahramanını düşmana karşı millici bir nefere dönüştürmüştü. Yani çizgi romanını albüm olarak yayınlamak istediğinde başlangıçtaki serüvenlerini-kabadayı hikayelerini artık kullanmıyordu. Eski Bir Hikaye, bu tercihe uymuyor, "Eski İstanbul Kabadayıları" ile ilgili romantizmin, Ulunay'ın geveze ve fesatlıkla kurulan entrikacı gerçekçiliğinin izlerini taşıyor. Kabadayılar bana, kendi yarattıkları racona aşık olan ergenler gibi gelir, bunun en önemli sebebi büyüdüğüm yerler, Hacettepeli ailem ve onlardan dinlediğim hikayeler olmalı. Kavga derken, pragmatik bir kavgacılık bu tabii, bazen çıkar bazen itibar için itişiyorlar. Albüm kabadayılığın bütün iddiasına rağmen güdüklüğünü, kan tutkusunu, iyilikle kötülük arasında salınan narsistik iddialaşmalarını güzel güzel örnekliyor aslında. Sevilla Berberi veya Nafile Tedbir'i bilmiyordum, Figaro oyunlarından biriymiş. Doğal olarak dolambaçlı, yalanlı dolanlı, nikahlı kerametli, şarkılı kıyametli bir oyun. Rossini, Figaro'yu boşuna bariton seçmemiş... Okurken bunu biliyorum, seyrettim ya da daha önce okudum gibi hissettim...sonra çok aşina olduğum bir mizahla karşılaştığımı fark ettim. Aşinalık derken, taklit edilen, tiyatromuzda çok tüketilen, eğitimde kullanılan bir espri anlayışından ve komiklikten söz ediyorum. Nüktedan, deşifre edici bir hazırcevap, kurnaz ve otoriteyle kurduğu oyunbaz mesafesiyle Figaro, Karaca'ya, Çölgeçen'e ya da Şensoy'a ilham vermemiş olabilir mi? Ya da onlara ders ve el verenlere...

Ustalarım, Müjdat Gezen'in tiyatro hatıraları, birlikte çalıştığı, kendisinden yaşça büyük oyuncuları anlatıyor. Haliyle romantik ve iyimser bir kitap, bana hızlı yazılmış gibi geldi, karışıklıklar tekrarlar, halbuki incecik bir kitap, diğer yandan hakkını teslim etmek gerekiyor, epeyce mahrem hikaye anlatılmış. Münir Özkul, Sadık Şendil ve Muammer Karaca bölümleri çok ilginç mesela... Özkul hakkında bir biyografik çalışma yapılsa ne güzel olur... 6-7 Eylül Kasırgası, Hasan İzzettin Dinamo'nun dönem hatıraları. Malumunuz, Demokrat Parti döneminde ekonomiyi Türkleştirme politikalarının bir parçası olarak devlet eliyle azınlıklara yönelik yağma ve linç saldırıları olur, hiç ilgisi olmayan birileri de suçlu gösterilerek tutuklanır, zulmedilir. Birileri dediğimiz de elbette "komünistler" denilen solcular... İşte Moskova'nın emriyle saldırılar tertiplenmiş falan filan... Dinamo o hengamede tutuklananlardan biri... Aziz Nesin de tutuklananlardan birisiydi, Salkım Salkım Asılacak Adamlar kitabında anlatır o günleri...Dehşet verici zamanlar, suçunuz yok hapistesiniz, sorgular, işkenceler, kuru ekmekler, hücrede fareler gırla, tutunacak dalınız yok, gazeteler size karşı öfkeli, sınır dışı edileceğiniz, müebbet yiyeceğiniz konuşuluyor. Çile gibi yaşıyorsunuz,  dehşetli bir belirsizlik sürerken birdenbire sonra hadi gidin diyorlar, çıkıyorsunuz... Söylemesi yazması kolay... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder