Çarşamba, Kasım 15, 2023

Karnına hüfledi, muska yazdı

Çeyrek yüzyıl öncesine nazaran başka bir ahlak iklimindeyiz, aralıklarla geçmişten paylaşımlar yapıyorum, bugün yayımlanmaları mümkün olmayan şeylerle karşılaşınca ister istemez mukayese ediyoruz. Herkes kendine göre iyi ya da kötü buluyor olmalı...

Yukarıdaki fotoroman diyelim, kendince erotik bir iddia taşıyor, tahminen altmışlı yılların ikinci yarısı olmalı, bir din adamının  kendinden medet uman bir kadını taciz etmesi laylaylom biçimde hikayeleştirilmiş... 

Eski gazetelerle hemhal olmuş herkes bilir ki, günbegün yayınlara bakıldıkça, sayfaları çevirdikçe sıklıkla üfürükçü, muskacı türünden taciz haberlerine rastlanır. İşte çocuğu olmayan bir eş, koca bulamayan bir bekar kadın, çaresizlikle yerel bir hocanın eline düşmüştür de falan filan... 

Orhan Kemal, üfürükçü hocaları hayli erotize ederek anlatırdı, ondan olabilir, algıda seçicilik, bu haberleri okurken şunu fark ettim, muhabirler de o haberleri iç gıcıklayıcı bir tonda yazıyorlardı. Haberler doğruydu değildi hiç tartışmıyorum, zevzekçe bulduğu peşinen belirteyim, benim ilgimi çeken, haber içeriğinin ticari olarak erotize edilmesiydi. Orhan Kemal de belki bu haberlerden etkilenmişti, ilgi çektiğinin mutlaka farkındaydı veya istisnasız her biri romancı olmak isteyen adliye-polis muhabirleri kanırtıyorlardı bunları, onlardan öylesi isteniyordu, müdürleri teşvik ediyordu vs hepsi var, hepsi olabilir sanki...

E malum, cinsellik, dince sınırlandığı-yasaklandığı için bu ters yüz etme özellikle ilgi çeker, Decameron hikayeleri büyük ölçüde bu espriye dayanır: perhizle, dünyevi zevklerden uzak durarak yaşayan rahip ve rahibelerin bu hayatı doğru ve iddia ettikleri ölçüde uygun yaşamadıkları anlatılır...Mizah, bu kadar çok günah diyenin günahkarlığını teşhir etmeye bayılır. Doğal olarak, anlatılanları seküler kamusallığın dinin etki alanını kısıtlama uğraşının bir parçası olarak görmemiz gerekir... 

Bizdeki durum çok farklı değil, üfürükçü haberlerinin kullanım biçimini seküler modernleşmenin bir anlatısı olarak konumlandırmak pek yanlış olamaz, üstelik cinsel düşkünlük, aşağılayıcı bir "suçtur"...Sadece kişiyi değil temsil ettiği kurumu ve düşünceyi de tahkir edebilecek bir gücü vardır...

Bugün din temelli, bir din adamının içinde bulunduğu taciz hikayesini erotize ederek-komikleştirerek anlatmak kesinlikle mümkün değil...Hem ülkedeki siyasi yarılma nedeniyle olanaksız, hem de yayın olarak cezalandırılma ihtimali var... Fotoromana o gözle bir kere daha bakın derim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder