Perşembe, Kasım 16, 2023

Mayolu renkler

- Tek kusuru var, aşırı derecede sıkılgan bir kızdır

Karikatürler, 1949 yılının Aydede'sinde çıkmış, Refik Halid Karay'ın ikinci kez yayımladığı ünlü dergisinde... Derginin bu dönemi ilki kadar parlak değildir, haliyle mizah genç işidir, insan yaşlandıkça "correct" oluyor veya olması gerektiğini biliyor, sakınıyor... Gençlikse "olmaza meyleder", hesap kitapla gülmez, koyverir kıkırdamasını... 

Karay, o ilk yıllarındaki "genç muhalifliğinin" ceremesini çekmişti, nerdeyse otuz yıl sonra yine mizah dergiciliğine kalkışırken hem yaşlanmıştı, hem de görünen o ki "uslanmıştı." Bence o sebeple dergisi ilki kadar "renkli" olamadı.

- Aa biz olsak utancımızdan bu upuzun mayoyla insan içine çıkamazdık.

E peki, ben bu karikatürleri niye seçtim? Turhan Selçuk çizmiş de ondan, o tarihte 27 yaşında. Selçuk'un bildiğimiz tarzının oturması kırklı yaşlarına denk düşer, bu bakımdan ilginçtir, çalışarak arayarak bulduğu bir üsluba her nedense çok daha önce ulaştığı düşünülür. Selçuk'un, siyaseten -bunu esprilerini etkilediği için belirtiyorum- bugün için açık ara "sağcı" görünen işleri var, farklı zamanlarda birbiriyle çelişen yargıları var ama sanıyorum kimse çalışkanlığına söz edemez, münzevilik ölçüsünde kapanıp uğraştığı anlaşılıyor. 

Zaten de bu kadar çalıştığı için de "arıyor", duramıyor, örneğin yukarıdaki resimsilikten kurtulmak istemiş, denemiş... Belki buralarda kalsa, benzeri çok olan bir üslubun devamcısı olacaktı. Taklidi zor ve benzersiz duran başka bir yere varmak istemiş...Benim ilgimi çeken, hiç bırakmaması, yetinmemesi, estetik arayışlarını sürdürmesi... 

- Aman yarabbi ne adam! Bakışlarıyla insanı çırılçıplak soyuyor adeta

Diğer yandan esprileri, hele dergilerdeki espriler, çizgileri kadar başarılı değildir, gazeteci gibi düşündüğünde, bir köşe yazarı gibi davrandığında orada da başka bir safhaya geçti bence. Ve belki de burada da bir başka akılcı seçim yaptı, çünkü mizaç olarak ciddi olmak ve görünmek isteyen biriydi...Hep bu örneği veririm, kendisiyle özdeşleştirilen çizgi roman kahramanı Abdülcanbaz serüvenlerinde neredeyse hiç gülmez. Tabii ki gülmeyebilir, demek istediğim bir tercihte bulunmuş olması... 

Yukarıdaki örnekler  esprinin (kabul edelim, yavan ve cinsiyetçiler) pek önemli olmadığı işler, nasıl desem kapağın mayolu ve renkli görünmesi yeterli oluyor, "geçer akçe" sayılıyor,  görsel cazibesi yetiyor diyelim.  

O yılların alışkanlığıdır, dergi sahipleri kapağın esprilerini kendileri bulur, birilerine çizdirirlerdi, benim merak ettiğim, acaba bu esprileri Refik Halid Karay mı buldu yoksa Selçuk mu... bunu artık öğrenmemiz mümkün değil...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder