Salı, Kasım 14, 2023

Linç hikayeleri

Aile Albümü alt başlığıyla dört popüler kadın "resmedilmiş", Sevim Çağlayan, Dansöz Nana, Suzan Sözen ve Gönül Yazar... Üçü gösteri dünyasından biri romancı olan dört kadın... 27 Mayıs'ın hemen sonrasında Yassıada Duruşmaları sürerken... Menderes'i tahkir etme amacıyla kimi ilişkileri ortaya çıkarılıyor, belki uyduruluyor, dedikodular bile isteye büyütülüyordu. Gazeteler haber üstüne haber yapıyordu diyelim. 

Mizah dergisi Tef de iştahla mes'eleyi "görev" sayarak linçe hizmet etmeye soyunmuş, Menderes'le ilişkilendirilen dört kadını arka kapağına taşımış...  Yukarıdaki görsel o sayıdan. Daha neler neler var... 

İnsanların özel hayatları ve mahremleriyle yaptıkları işleri birbirinden ayırmak gerekir deriz, bu konuda hemen hepimiz hemfikirizdir, gel gör ki, bu kaideye pek uyulmaz. Hele "kavga" ediliyorsa... Menderes, 6-7 Eylül Kumpası olmasa, herhangi bir şeyle suçlanamazdı, iktidar elitleri kendi aralarında tepişmeseler, o olaylar da solculara ihale edildikleriyle kalacaktı, ne kadar üzücü, ne kadar yaralayıcı, anlatılır gibi değil...Demem o ki, bu ilişkiler, bu kadınlar, sevgililer geçti gitti. Suzan Sözen dışında kimseye de bir zararı olmadı.

Linçle pek ilgilenmiyoruz, çoğunluk iklimi, linçci davrandığını düşünmez, farkına bile varmaz zaten... 

Yukarıdaki karikatüre dönelim. Linç iklimlerinde kadın düşmanlığı mutlaka kullanılır, popüler isimler çeşitli biçimlerde yaftalanırlar. Linç edilen kadınlara "orospu" denir veya demeye getirilir,  erkeklerse ya eşcinseldir ya da kadın düşkünü, Menderes için ikisi de kullanılmıştır. 

Çocukken Deniz Gezmiş'le ilgili bir palavra dinlemiştim, bilmiyorum tabii palavra olduğunu, işte bir haremi varmış da, Odtü'nün büyük havalandırma odalarındaki yataklarda kızları sıralıyormuş, şu bu. Sağcı bir mahallede büyüdüğüm için böyle hikayeleri çok dinlemişliğim var...da ben o yaşta haremden çok, yok havalandırma koridorları, yok odaları filan ona takılmıştım. Rüyalarıma giriyordu, asker gelince, haydutlar havalandırma kapaklarında pat içeri atlıyor, koridorlarda koşuyor, pat başka bir uçtan dışarı çıkıyordu, işim gücüm serüvendi.

Üzerinden zaman geçince o harem vurgusunu başka türlü yorumlamam gerektiğini anladım. Yani Menderes ile Deniz'i aynı kefeye koyan bir "linçci erkek aklı" var demek istiyorum.

Empati kurmayan, kendini başkalarının yerine koymayan herhangi biri "iyi" olamıyor, kabul edilmiş ve meşrulaşmış iyiliklerde bulunabiliyor ama iyi olmak sadece bu değil, yani yoksullara yardım etmek, kedileri köpekleri beslemek, zekat vermek, kadınlara karşı kibar olmak şu bu değil... Daha zor ve her an değişen sınırlarda gezinen bir iyilikten söz ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder