Salı, Ekim 31, 2023

Şişmanlar

Kırklı yılların ikinci yarısında Markopaşa ile popülerleşen bir mizah gazeteciliği başlıyor, öncesi yok değil ama satan bir formül bulunduğu için 1946-50 arasında ellinin üzerinde yayın çıkıyor. Bir gazete yaprağının ikiye katlanmış halini düşünün, hepi topu dört sayfa olan ucuz mı ucuz yayınlar bunlar, ismi aldatmasın, o yıllarda dergi değil gazete deniyor bu formata... 

Necip Fazıl da o hengamede üç sayı süren Borazan isimli bir mizah gazetesi çıkarıyor, pek parlak bir deneme değil ve ayrıca Büyük Doğu'da yaptıklarından bir farklılık içermiyor. Niye kalkıştığını bilebilmek mümkün değil... Para kazanmak için  veya çok ilgi gören bir mecrada kendini göstermek arzusu olabilir... Ne ki, vazgeçmiş, hayal ettiğini bulamamış ve arkasını getirememiş... 

Kişisel olarak kahreden, mutlaka büyük sözler etmek isteyen, hayran arayan narsistik kişiliklerin mizah yapamadıklarına inanırım. Birini veya bir şeyleri aşağılayarak hicvedebilirler ama bu mizaha yetmez-yetmiyor. Daha da ileri gideyim, empati kuramayanların mizah duygusuna sahip olmadıklarını düşünürüm. Okuyanı ve izleyeni güldürebilir ama tahkir veya tezyif için mizah gerekmiyor, hasmanelik yeterli oluyor ve çoğu zaman mizahtan çok nutuk atmaya giriyor yapılanlar...

Yukarıdaki görseli, Borazan'dan aldım... Necip Fazıl esprisi diyelim. Devrin başbakanı Recep Peker ile  eşi olabilir, yanındaki kadını hicvetmek istemiş...Esprisi "fotoğrafla karikatür" yazısında... Artık kiloları mı eleştirmiş, kıyafetleri mi belirsiz... Mahkemeye verilse, Necip Fazıl bunu bir gösteriye dönüştürürdü ama ima ettiği şeyi açıklar mıydı emin değilim. 

Eğer şişmanlıksa alay edilen, bugün, böylesi bir espri, kilo ayrımcılığına giriyor, pek çok demokratik ülkede suç sayılıyor... 

Özal'a "Çankaya'nın şişmanı işçi düşmanı" diye bağırılırdı, Necip Fazıl alay ederken yalnız değildi demek istiyorum, solcular eliyle patronlar ve kötü adamlar aşırı kilolu karikatürize edilirdi, yoksullar zayıftı zenginler tombul, biliyoruz ki şimdi öyle değil, parası olanlar yağlarını aldırabiliyor, ameliyatla bacaklarını, kalçalarını, bellerini ve yüzlerini inceltebiliyor...Fitnısa gidip, spor hocalarıyla treyning yapabiliyorlar...

Geçenlerde yukarıdaki fotoğrafı buldum, altmışlı yıllar olmalı, Eskişehir plakalı arabasının tamponuna ayağını dayamış mayolu, hafif göbekli kadının özgüvenine bayıldım. Sonra şunu düşündüm, bu fotoğraf bugün sosyal medyada paylaşılabilir miydi, paylaşılsaydı nasıl karşılanırdı? Evet, alay edilirdi, bundan rahatsız olanlar savunmaya geçerdi şu bu... Hepimiz sayısız örneğini gördüğümüz için az çok tahmin edebiliriz sonuçlarını... Uzun vadeli sonucunu ise zaten yaşıyoruz, kiloluysan fotoğraf paylaşamıyorsun... İnsanlar sürekli perhiz yaparak mı yaşıyorlar yoksa fit görünümlü fotoğrafların hayaliyle mi nefes alıp veriyorlar işin ucu kaçmış durumda...  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder