Ellili yıların sonu, muhtemelen
Taş Karikatür sayılarından birinin arka kapağı, Suat Yalaz, artık nedense çalışmasını Rodriguez diye imzalamış... Bunu niye yaptığını bilemiyoruz, belki bir dergi içi espri olabilir, belki bir tür protesto, belki bir yabancı karikatüriste ait espriyi kendince yeniden çizdiği için filan yapmış bunu...
Lunaparklarda böyle panolar olurdu, fotoğraf çektirirdin, çizgiyle ilgili biri olduğum için, hele çocukken resmedilmiş her şeye uzun uzun bakardım. Eskiden duvar resimleri filan da yapılırdı, kebapçılarda kahvelerde rastlardık. Nerdeyse tamamı garip bir özgüvenle çizilmiş kötü resimler-şelaleler-dağlar manzaralar olurdu. Derinlik-perspektif yapılamazdı, eller ayaklar kötü çizilir, ilginç renkler seçilirdi filan... Tabelacılık mesleğinin bir parçasıydı duvar ressamlığı... Akademili olmayan her karikatürcü ya da çizgi romancının tabelacılık işlerine bulaşması tesadüf olmasa gerek...
|
|
Ömer Göksel'in en iyi işi olabilir, beğenerek okudum, akıllı ve okurunu konuşturan bir espri düzlemi kurmuş... Daha çok albümün ölçülerine takıldım diyelim, dört parmak büyüklüğünde bir kitap çünkü... Tabii ki olabilir ama şunu unutmamak ve baştan düşünmek gerekiyor, bu albümler rafta nasıl sunulacaklar... Ortalamanın dışına çıkan büyük ya da küçük kitaplar, ne kadar güzel ya da hoş olsalar da kaybolup gidiyor, standartlara uymadığı için "yer bulamıyorlar" ve bu durum doğrudan satışlarını etkiliyor... Sunulamayan şey satamıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder