Bir insan niye icra memuru olur? Soru saçma gelebilir, ekmek parası hepimizi türlü türlü işler yapmaya sevkedebiliyor. Uzaktan bakınca bunu söylemek mümkün, haklı bir gerekçe… gerçi biraz yakından bakınca farklı düşünebiliyorsunuz, icra dairesinde bir sürü memur var, herkes olmuyor, herkes seçilmiyor, herkes emekli olacak kadar devam etmiyor... Sonuçta içlerinden özellikli birilerini seçiyorlar, yapabilecek olan, zinhar yapamayacak olan var çünkü…
Borcu olanın kapısına dayanıp, ağlayana, yalvarana aldırmadan alacağı tahsil ediyorsunuz, ne var ne yok misliyle götürüyor, soğuk bir yüzle bir gösteri yapıyor, eşe dosta, konuya komşuya insanı rezil ediyorsunuz. Sizden tam da bu isteniyor, ağlamalar, inlemeler, yalvarmalar berhava olmak zorunda… Şöyle mi öğretiliyor acaba, “yılmayacak, affetmeyecek, vazgeçmeyecek, acımayacaksın, ha evladım, durmayacak vuracaksın gözünün üstüne…”
O sebeple asıl mesele icra memurunu seçmekle başlıyor, böyle bir işi yapacak birini bulmak, o karakterde biriyle yola çıkmak zorundasınız, yolda bunalacak, koyverecek, yalpalayacak, borçluyla empati kuracak biri olmamalı … Ta en baştan, yıllarca çalışacak, (sevmiyor görünse de) işini sevecek doğru bir memur bulunmalı.
Sahiden “edebi” olarak düşündüm bu meseleyi… İcra memurunu seçen amirin yerine kendimi koyarak düşündüm. Nasıl birini seçmeli dedim. Sahiden narsist, empati yoksunu biri olmalı değil mi? O fasıl tamam, hep kandırıldığını, hep haksızlığa uğradığını düşünmeli, dünyaya karşı kendini alacaklı gibi hisseden, her ne olursa olsun mağdur olan bir adamdan çok güzel icra memuru çıkar diye düşünüyorum. Nitekim çıkıyor da… Narsistik kişiliklerle karşılaştığımda aklıma icra memurları geliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder