Salı, Nisan 28, 2020

Arkaşlar ve Delihanlular



Ortaokulda, yakın arkadaşımın kız kardeşinin beni sevdiğini öğrenmiştim. En küçük kardeşleri bana “Lan,” demişti, “bu seni seviyor.” Hoşuma gitmişti ama arkadaşlık yasalarını ihlale götürecek bir çıkmaza düşürüyordu beni. Koyu bir şey hissediyordum, uykum kaçacak kadar dertlendim hatta, en nihayetinde arkadaşıma giderek kimselere duyurmadan usul usul durumu anlattım. “Böyleyken böyle, birinden duyarsın yanlış olur, şu bu…” “Yok yani öyle bir şey, aklına fenalık gelmesin,” vs. Babamdan aldığım derslerin hakkını vermeseydim eksik kalacaktım, arkadaşına ihanet eden, utanmaz arlanmaz biri olacaktım. Şimdi gülüyorum, halbuki nedir, bir şey duymuşsun, varsa nereye varacaktı bu seni seviyor ihbarı… Sınamak istiyorsun kendini, delikanlılık bu kadar konuşulunca ispat edeyim istiyorsun…

O yaşlarda insan anlamıyor, cennetin yedi ismi gibi, hayat dersleri de üç başlıkta toplanırdı. Abiler, dayılar, babalar, kirveler, babayarısılar tek tek sıralayarak küçüklerin ruhlarına üflerlerdi. Tek taraflı değil tabii, sen de bunları yana yakıla duymak istiyorsun! “Bak oğlum, içki masasına herkesle oturmayacaksın, içmesini bilmeyenden kendini sakınacaksın.” “Bak koçum, arkadaşını iyi seçeceksin, gerektiğinde karını ona emanet edeceksin.” “Para için seni satan insan türünden uzak duracaksın.” “Eline, beline, diline hakim olacaksın, bunlardan uzak duramayan dostun, sevdiğin, yakının olamaz.” Bu kafiyeli kestirimlerin erkeklik dediğimiz tahayyülü belirlediğini, ahlâkla, delikanlılıkla, samimiyetle filan ambalajlandığını iyi kötü kafası çalışan, belli bir yaşa gelen veya mağduru olan herkes anlar. Bu pozcu ruh, hayatın her alanında, namus kodlarını, “adam gibi adam” olmayı öğretiyor, önemsetiyor, yaygınlaştırıyor.

Bugün geriye dönüp baktığımda öğrendiklerimden ve yaşadıklarımdan dolayı kahırlanıyor değilim, yanlış öğretilmiş şeylerin baskısını başka türden bir farkındalıkla ayırt edebiliyorum, bunun insana iyi gelen, iç dökücü bir yanı da var. Üstelik delikanlılık ile arkadaşlığın başka vagonlar olduğunu, o meydan okuyucu ve baskılayıcı delikanlılığın karşısında arkadaşlığın bir sığınak olabileceğini de biliyorum. Sadece delikanlılığın değil elbet, ailenin de… Delikanlılığın, aile kutsiyetinden feyzaldığını, onun hiyerarşisini modellediğini, genç erkekleri baba olmaya hazırladığını görmemek mümkün değil.


Bu meseleyle ilgili yazmaya devam edeceğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder