Cumartesi, Aralık 14, 2019

Yılmaz Güney


Denize doğru coşan ırmaklar gibi kalabalıklar, meydanın kalbine, devletin ezberine. Hepsi Yılmaz’ın aklında, omurgasında. Adanalı. Irgatbaşı’nın oğlu. Soyadı Yeşilçam’dan. Perdede deliduman. Çirkin Kıral’ı İstanbul’un, gelen trenlerin, karanfil sapının, yalınayakların… Çok bilinmezli eşitsizlik... Umut, kirli bir ünlem merhametsizliğe, başka bir sinema, başka bir motor. Hapishane voltasında öyküler ve bulutlar. Arkadaş, yeni bir selam şehri kuşatanlara. Sonra külhani kurşunlar, ceket omuzda, ışıl ışıl pavyonlar. Olmasaymış, olmuş, katil de edermiş alkışlar. Sonra toprağın filmleri, her film taşımaz onca yükü. Yılmaz Güney, kendini doğuran esmer cümle. Büyük ağaçlar karanlıkta büyür.

Görsel: Deniz Karagül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder