Çizgilerle Nazım
Hikmet, Müjdat Gezen’in yazıp Savaş Dinçel’in çizdiği, adından anlaşılacağı
gibi Nazım Hikmet’in yaşamını konu alan bir
albüm (Cem Yayınevi, İstanbul). 1978’de yayınlanmış, hakkındaki yasaklama ve
toplatma kararı ise ilginç bir biçimde altı yıl sonra verilmiş. Kitaplarla
ilgili yasaklama kararları her zaman anlaşılır değildir. Benzer içerikte
yayınlar dururken başka bir kitabın toplatıldığına şahit olabiliriz. Çizgilerle Nazım Hikmet için altı yıl
sonra açılan davanın iyi niyetli olmadığı aşikar. Dava sürecinde Müjdat
Gezen ve Savaş Dinçel’in tek tip mahkum kıyafetleriyle ve kelepçeli olarak
mahkemeye getirilmeleri ise açık bir ayıp. Daha baştan beraat edeceği belli
olan bir dava açmak, üreticilerine eziyetten başka bir anlam taşımıyor. İki yıl
kadar önce Kültür Bakanlığı, vakt-i zamanında siyasi ve konjentürel tercihlerle
yasaklanmış kitaplarla ilgili bir sergi hazırladı. İçlerinde Çizgilerle Nazım Hikmet de vardı.
Albüm, batı’da yaygın olan, belli bir konuyu çizgilerle
anlatan popüler kitapları ilke olarak izlemiş. Müjdat Gezen, albüm için yazdığı
önsözde bu benzerliği açıklıyor. Konuyla ilgili ilginç yorumları da var.
Örneğin yolculuklarda sürekli çizgi roman okuduğunu belirtiyor “yolun uzunluğu
bu resimlerin arasında kayboluverir. Bir bakarım ta güneyden Karadeniz’e
çıkmışız”. Tom Miks okurken birdenbire kafasında bir şimşek çakıyor: “Bu
adamlar bana ve benim gibi kim bilir kaç kişiye bu zırvaları bu denli kolay
okutmanın yolunu nasıl bulmuşlar. Yanıtı kolay tabii, çizgi ile”. Gezen,
okumayı sevmeyen ama çizgi roman okuyan insanlara onların istediği türden bir
kitap hazırlamaya karar veriyor. Hem çok satsın, hem kendinden söz ettirsin hem
de okuyanlar “Tom Miks Teksas okur gibi yutuversinler” istiyor. Kimi konu
alacağını, neyi işleyeceğini düşünürken devrimci birini anlatmayı tercih
ediyor: “Öyleyse.. evet Nazım Hikmet olur bu…Zaten Moskova’dan yeni dönmüşüm,
karısı ile de tanışmışım, mezarına çiçek de koymuşum, onsekiz yıldır da
okumadığım kitabı kalmamış… Çok da ama çok çok da seviyorum Nazım’ı…Evet kararı
verdim. Kitap Nazım Hikmet’i anlatacak ve de çok çok çok satılacak, herkes de
okuyacak bu kitabı”.
Çizgi romanla ilişkilendirerek açıklansa da Çizgilerle Nazım Hikmet bir çizgi roman değil. Çizgi, metnin
okunmasını kolaylaştırmak için tercih edilmiş. Resimler birbirini değil metni
izliyor. Üstelik bu izlemenin her zaman metinle uyumlu olmadığını söylemek
gerekiyor. Bir başka deyişle yazar Müjdat Gezen albümde daha fazla öne çıkıyor.
Böylesi bir biyografik çalışmada “yazara” düşen en önemli
sorumluk kitabın belgeselcilik iddiasını dengeleyebilmesinde yatıyor. Müjdat
Gezen, Nazım Hikmet’in hayatının kimi dönemlerine daha fazla yer verse de, iyi
bir “özet” yapmış. Ayrıca yayınlandığı dönem itibarıyla iyi hazırlanılmış,
metni görsel olarak destekleyecek materyal de iyi toparlanmış. Öte yandan Nazım
ile ilgili sol içindeki tartışmaları özellikle dışarıda tutarak tarafgir
sayılabilecek bir metin yazdığını söylemek mümkün. Ama Gezen niyetinin
propaganda olduğunu belirtiyor zaten, albümün “yutar gibi” okunmasını istemesi
saf bir dil sürçmesi değil. Albümün çizeri Savaş Dinçel, bugün daha çok popüler
televizyon dizilerindeki rolleriyle hatırlansa da yetmişli yılların ikinci
yarısından itibaren on yılı aşkın bir süre çeşitli gazete ve dergilerde bant karikatür
çalışmaları, kitap resimlemeleri yapmış biri. Politik karikatüre yatkınlığı
nedeniyle Çizgilerle Nazım Hikmet albümünde hiç bilmediği bir alana girmiş değil.
Kitabın kolay okunma amacına uygun bir anlatım dili aramış, büyük ölçüde başarmış;
eklemek de gerekiyor: Kimi zaman Dinçel’in komik doğalı çizgisi metinde öne
çıkan dramatik coşkuyla uyuşmamış. Benzer nitelikteki siyasi propaganda
kitaplarında foto realist bir çizginin öne çıkartıldığı düşünülürse Dinçel, bu
çizgi açığını (ya da komikleşme tehlikesini) fotoğraf ya da gazete kupürleri
kullanarak kapatmaya çalışmış. Rahatsız edici olan ise kaligrafiyi de
kendisinin yapması. Bu kaligrafinin göze hoş gelmeyen estetiği bir yana gözle
görülür dil yanlışları içermesi Çizgilerle
Nazım Hikmet’in en önemli kusuru.
Çizgilerle Nazım
Hikmet’in yayınlandığı döneme özgü aktüel ayrıntılar albüme dahil edillmiş.
Örneğin Sabahattin Ali’nin ölümüyle ilgili o yıllarda açığa çıkan bir duyum
konu edilmiş, Nazım okuduğu gazeteye bakarak şüphelerini dile getiriyor,
öngörülerinde haklı çıktığı vurgulanıyor. Müjdat Gezen, Sabahattin Ali’nin
ölümünün Nazım Hikmet’in kaçışını tetiklediğini düşünüyor. Nazım’ın yurt dışına
kaçmasına kimin yardım ettiği o tarihlerde bilinmediği için Refik Erduran’dan
bahsedilmemiş ister istemez. Albümün ilk sayfalarında ise daha önce hiçbir
yerde yayınlanmamış anı, şiir ve fotoğraflar kullanılmış, bu da ilginç.
Çizgilerle Nazım Hikmet, iddiasıyla birlikte
düşünüldüğünde okur olarak kimi hedeflediği çok anlaşılmıyor. Kitap okumayanlar
(ya da çizgi roman okurları) için hazırlandığı iddia edilse de albüm; şiir,
siyaset ve tarih ekseninde sanıldığı kadar “kolay yutulur” değil. Çocukların ya
da kitap dünyasıyla ilgisi olmayan okurun takip edebileceği bir yayın hiç
değil. Türkiye’de çocuklar ya da çocuk zekasıyla eşleştirilen çizgi roman
okurları düşünülerek hazırlanan propaganda yayınlarının başarılı olamadığını
iddia edeceğim. Mesaj kaygısının hikaye anlatma kaygısının önüne geçmesi
elbette önemli bir handikap. Asıl ilginç olan ise bu tür yayınları çocukların
değil ebeveynlerin satın alınması. Bir başka deyişle bu tür yayınları çocukların
satın almaması ya da okumaması sorun edilmiyor; ebeveynler arasında yaşanan
alışveriş ruhları kurtarmaya-en azından ilaç olmaya yeter sayılıyor. Çocuklar
için “doğru çizgi romanı” hazırlarken ve çocuğu için “faydalı çizgi romanı”
satın alırken, aslında çizgi romana yönelik hoşnutsuzluk eksilmeden sürüyor. Çizgilerle
Nazım Hikmet, çizgi roman okurunu yakalayamayan, hedeflediği kitleyi büyük
ölçüde ıskalayan bir çalışma. İlginçliğini iki ünlü tiyatro sanatçısının ortak
çalışması olmasından alıyor. Ayrıca Nazım Hikmet ile ilgili yapılmış tek yerli
çizgili anlatı olma özelliği taşıyor.
[2007 yılında Serüven için yazmışım.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder