Pazar, Temmuz 01, 2012

Allah'ın Sadık Kulu, Barla

Allah'ın Sadık Kulu, Barla'yı seyrettim. Merak ettiğim bir filmdi, yoğun ilgi görmüştü. Tam animasyon değildi ama neyi nasıl yapmışlar görmek istiyordum. Peşinen söyleyim: iyi bir hikayesi yok, sürekli dramatik vurgular, öfkelenmeler, kahırlanmalar yapmışlar ama tahkiyeyi oturtamamışlar. Dili epeyce ağır, hele ki çocuklar için hiç anlaşılmayacak sayısız diyalog ve monolog içeriyor. Görseli çok yavaş ama kötü demek haksızlık olur. Bütün insanların kalın bacaklı, kalın belli olduğu bir görsel evren kurmuşlar, o tatsız. Maddi hatalar yapmışlar, örneğin 1920'li yıllarda konuşan taraflardan biri telefonu kapatınca otomatik "kapatma sinyali" verildiğini sanmışlar veya kelepçelerin o tarihlerde nasıl olduğuyla hiç ilgilenmemişler vs vs

Sürgüne gönderilmiş bir insanın çile çektiğine şüphem yok, mutlaka ulusal ve yerel siyasal erkten ayrıca baskı da görmüştür, tek sözüm yok. Ama filmde kurulan mazlum/zalim ekseni bana tuhaf geldi. Naif olacağını az çok tahmin edebiliyordum ama dönemin yöneticilerine Said-i Nursi'yle nasıl mücadele edilmesi gerektiğini anlatan, onlara akıl verenin bir Amerikalı olması (veya İngilizce konuşan biri olması) ziyadesiyle saçma olmuş. Kurucu elitlerimizin neredeyse tamamı frankofondur. Bir Amerikan hayranlığı yüzyıl başından beri vardır ama nerde ne zaman bir Amerikan yönlendirmesi olmuştur Vallahi ben bilmiyorum. Filmde şöyle yapın böyle yapın diye akıl veren bir yabancı olunca işler kolaylaşıyor elbette. İlgi çekici bir başka nokta, Said-i Nursi'nin Kürtlüğünün bilerek ve onu dışlamak amacıyla öne çıkartıldığının iddia edilmesi, buna yönelik filmde bir cevap verilmesi olmuş. 

Her hikaye, yaşadığı dönemden etkilenir, güncel sancı ve refleksler anlatıları biçimlendirir. Film, yüksek bir seyirciye ulaşınca merak etmiştim: nasıl popüler oldu, neyi anlattı ve neyi anlatmadı diye. Filmin küçük kötü adamları var, merkezden emir alan, onlardan korkan emir kulları...Merkezdekiler de var, var olmasına da...Kim, kimdir, necidir belirsiz. Asıl kötüler, münafıklar, Türkü Kürte, Müslümanı Müslümana kırdıranlar İngilizce konuşanlar, bakıyoruz yıl 1927-1934 arası...Acaba diyorum, bu film 1989 öncesi çekilebilseydi, kötü adamımız Rusça konuşur muydu? Acaba işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder