Altmışlı yıllardan başından itibaren, yani bizdeki çizgi romanın satış ve çeşitlilik bakımından altın yıllarında, genç kadınlar için aşk ve romantizm temalı yayınlar çıkmaya başlıyor. Bizden söz ettim ama çizgi romanın endüstri olduğu her yerde benzer bir değişim yaşanıyor, global bir etki olarak bize de sirayet ediyor...
Niye o yıllar diye sorulursa eğer...Bizde yeni anayasanın özgürleştirici etkisi ve siyasi iyimserlik, karayollarının gelişmesi, matbaa teknolojilerinin değişimi, ülke çapında satılan yayınların maddi getirisini filan sayabiliriz. Okur çoğalıyor, pazar büyüyor, çeşitlilik ihtiyacı hasıl oluyor diyelim.
Dünyada ise kadın hareketinin yükselişine ve 68'in radikalliğine bağlı bir dönüşüm var. Kadınlar sadece gündelik hayatta değil çizgi romanlarda bile aktifleşiyor ve daha çok görünür oluyorlar. Sadece "kaçırılan kadın", "sevgilisini kıskanan kadın" veya "erkek kahraman için rekabet eden kadın" klişesi olmaktan sıyırılıyorlar.
Romantik çizgi roman dergileriin bizdeki en ünlü örneği ve en uzun ömürlüsü Tina'dır, onun kadar olmasa da Çiğdem akla gelir...Bu Romantik ise Amerikan menşeli imiş, Tina ve Çiğdem Britanya kökenli işlerden oluşuyordu. Romantik'te Stan Lee senaryoları, Conan'dan bildiğimiz John Buscema çizgileri filan varmış, o bakımdan ilginçmiş, onların ilk işlerini Romantik'te okumuşuz-görmüşüz meğer... Tek duyguya indirgenmiş, seviyor-sevmiyor ekseninde yaşayan kadınların kahramanı olduğu (bugün için arkaik kalan) mutlu son'lu kısa aşk hikayeleri okuyoruz. Dergiyi bu yoğunlukta görmemiştim, hoşuma gitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder