Pazartesi, Kasım 11, 2024

Konuşturan fotoğraf familyasından

Konuşkan fotoğraflar familyasından tatlı bir örnek. Taburede oturan adamın bıyıklarını dikkate alırsak, otuzlu yıllarda çekilmiş bir stüdyo fotoğrafı bu. Bir baba-oğul fotoğrafı gibi görünüyor. Onlar mı seçmiş, yoksa fotoğrafçı mı hayal etmiş muğlak olmakla birlikte defaatle kullanılmış bir sahne istifi gibi duruyor... Okur yazarlık az bulunduğundan fotoğrafçımız müşterilerinin eline bir kitap tutuşturuyormuş sanki.. 

Önce görüneni konuşalım, fotoğrafın istifi kesin bir hiyeraşiyi, babanın aile içindeki rehber otoritesini vurguluyor... Oturması bile bir ağırlık sembolü... Baba "olmuş-bitmiş" ve duruyor, oğul ise hareket halinde ve öğreniyor... Baba, kitabı elinde tutarak, bilgiyi, otoriteyi ve rehberliği temsil ediyor...O kitabı  "henüz" vermediğine göre oğlunu olgunlaşmamış sayıyor..

Fotoğrafın konuşkanlığı şuradan, bir Kürt arkadaşım, taburede oturanın TC olduğunu söyledi gülerek...Genç feministlerden bir başka arkadaş ise "ataerkillik" üstüne bir yorum yaptı, "neden kızıyla fotoğraf çektirmiyor, her şeyin temelinde erkeklik sıkıntısı var " dedi. 

Fotoğrafta ergen erkek yerine aynı yaşta genç bir kadın olsaydı, baba-kız eksenini nasıl yorumlardık diye ister istemez düşündüm...Öyle olsaydı, "koruma-kollama" dönemsel olarak daha belirginleşirdi galiba... Anne kız olsalardı mesela sanki daha nezaketli, erkeklik karşısında daha muhalif bir duruş-birliktelik olarak okunabilirdi... Hoca öğrenci olsalardı, eğitimdeki saygı ve kabul görmüş bir otoriteyi niteleyebilirdi. Patron ve işçisi olsalardı, yönetme gücünü ve bağımlılığı, izne bağlı olarak öğrenmeyi işaret ederdi...

Ayaktaki genç, oturan Türk patrona karşı Kürt işçi olsaydı daha da farklılaşırdı söyleyeceklerimiz, kitaptaki "bilgi", ulaşılması zor bir kültürel sermayeyi nitelerdi... Türk patronun oturması ile Kürt işçinin ayakta kalması arasındaki mesafe, etnik ve sınıfsal olarak daha da derinleşirdi... Azınlığın da azınlığı var diyerek Kürt-Alevi kadın  işçi olsaydı diye uzatmak istemiyorum...

Her yorum tartışmaya açık... Herkes baktığı yere göre dünyayı yorumluyor, arada yazıyorum, üniversite eğitimi en çok bu yorumlarla karşılaşabilmek, yaşadığımız dünyada ne kadar çok "gerçek" olduğunu anlayabilmek, farkındalık yaratabilmek demek...

Bir yorumu sona sakladım, bir arkadaş "kimse sınıf temelli bir yorum yapmıyor değil mi? diye sordu. Ona göre fotoğraftaki baba, ticaretle uğraşıyordu- oğlunu büyük şehre ve iyi bir okula gönderecekti, burjuvaziyi temsil ediyordu, elindeki kitapla ve oğluyla fotoğraf çektirerek seçkinleri taklit ediyordu filan... Arkadaşımın derdi, kimlik siyasetinin sınıf siyasetinin önüne geçirilmesiydi, bu yüzden Trump bir kere daha seçiliyordu, popülist sağ her yerde kazanıyordu vs... 

Sınıf temelli bir yorum, bir kesinlik içeriyor ve net bir cevabı olduğu için insanı rahatlatıyor ama (romantize ederek aksini iddia etsek de) yetmediğini-yetemediğini hepimiz biliyoruz-yaşıyoruz. Genç feministler "dünyanın ezilen sınıfının, kadınlar" olduğunu "bütün kadınların birleşmesi" gerektiğini söylüyor-sloganlaştırıyorlar mesela... Demek istediğim, bu bir süreç ve bir anda olmadı, göz ardı edilerek bir başka şeyin yerine ikame edilmedi. Cevap olamadığı için yeni sorular sorulmaya başladı. 

1 yorum: