Pazar, Kasım 17, 2024

Kararsızlık felsefesi (!)

Dün yazdığım yazıyla ilgili bir not düşmem gerekiyor, tam anlatamadım galiba... Eskiden olsa pek çok insan Sartre'a bağlardı yazdıklarımı, tam öyle değil ama bir bağ kurulabilir... Bence asıl olarak belirsizliğin farkında olmak, özgür irade ve bitimsiz sorgulamayı tercih etmek bakımından pragmatizmi çağrıştırıyor...Pragmatizm deyince eleştiriler hemen başlıyor elbette...

Pragmatiklerin hayatın içinde derlenip savrulan, sonra yeniden toparlanan bir tarafları vardır, işlevselliğe dikkat kesilirler... Herhangi bir seçimin "doğru" ya da "yanlış" olması, onun ne kadar işlevsel olduğuna bağlıdır. Eğer o seçim bir çıkmazı aşmak için işlevselse, o zaman "doğrudur". Güce tapmayı da buradan anlayabiliriz, dahil olmayı da, susmayı da...

Diğer yandan, çoğunluğun karşısında azınlık olduğunuzun farkındaysanız, görüşlerinizin hakim olamayacağını biliyorsanız dikkatli davranırsınız, e bu da bir tür pragmatizmdir, hayatınızı kolaylaştırabilir... Pragmatizm, malum, siyaseten eleştirilir, kısa vadeli çıkarlar üstüne yoğunlaştığı, derinleşemediği (günü kurtardığı), değerleri ilkesizleştirdiği söylenir. Doğru değil diyemiyorum ama hayatın işleyişi bakımından tabii sınıfların böyle yaşamak zorunda kaldığını düşünüyorum. Pragmatizm bütünüyle olumsuzlanamaz . Esneklik, toplumsal iyileşme adına pratiklik de içerir çünkü.

Benim her defasında yeniden karar vermek dediğim, tartışmacı kararsızlık, bitimsiz bir karar alma süreci de bir tür pragmatizm içeriyor ama bütününü kapsamıyor. Özgür iradeyle ilgili kararsızlıktan söz ediyorum daha çok...Yolun net olmadığı, her kararın bir tür özgürlük ve insan olma deneyimi sunduğu bir şeyden söz ediyorum arzederim. 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder