Pazar, Eylül 15, 2024

Aileler için

Yukarıdaki kitap, vakt-i zamanında devlet eliyle basılıp dağıtılmış. Nükleer savaş sonrası yapılacakları-yapılmayacakları anlatan kırk sayfalık kitabın tarihi yok ama yetmişli yıllarda yayımlandığını düşünüyorum. Yüksek ihtimal Amerikan orijinalinden tercüme edilmiş.

Popüler kültürümüzde dünya savaşı korkusu en çok yetmişli yıllarda görülüyor. Tüm dünyada "soğuk savaş" nedeniyle benzer bir korku yayıldığı için bize de sirayet ediyor. Bu korku samimi ve sahici bir endişe içerdiği gibi siyasi iktidarlar elinde manipüle edilen-araçsallaştıralan bir korku... 

Ben büyürken, Sovyetler'in saldırısıyla başlayan sayısız felaket senaryosu okuduğumu hatırlıyorum. Gazetelerde grafiklerle savaş planları okurduk. Kimin ne kadar silahı, roketi, tankı, atom ve hidrojen bombası var gibi tuhaf listeler yayınlanırdı. Çocuksunuz, etkileniyorsunuz, en azından ben savaş çıkacak ve hepimiz öleceğiz korkusu-endişesi hissederdim. Ki bu korku, İsrafil'in Sur'a üflemesiyle başlayacak dünyanın sonu hikayesi kadar etkileyiciydi.

Üniversitede lisansta Uluslararası İlişkiler okudum, "Game Theory" diye bir ders vardı, temel mantığı ülkelerarası sorunlarla ilgili senaryolar üretmekti. Kosova'da etnik çatışma çıkarsa ne olurdu, Suriye'ye giden suyu kesersek neler yaşanırdı falan filan... Diplomasinin zihinsel hazırlığı, çalışılmış senaryoları olmalıydı... Bir öğrenci olarak, ister istemez savaş, çatışma ve kaos tahminleri yapıyordunuz. Yıllar sonra anlıyorum ki, soğuk savaş tecrübesinden çıkmış o ders...

Malum, eğitim, her birimizi, en çok da çocukları ve gençleri, hayata hazırlamak, yapacakları işlerle ilgili sorunlarla ilgili çözümler üretebilmelerini sağlamaktır. O yüzden pek çok iş için ayrıca staj ve oryantasyon şartı koşulur. Benzer akıl yürütmeler olduğu için ailelere "nükleer savaş sonrası" ne yapacaklarını anlatmak elbette kötü değil.. 

Sorun şu ki, ben büyürken hiç deprem senaryosu okumadım, deprem sonrasında neler yapmamız gerektiğine dair öngörü ve fikirlerle karşılaşmadım.  Komünistler bize saldırırsa "ne yaparız ya Allah'ı" anlatan öğretmenlerimiz vardı ama bir deprem ülkesi olduğumuzu bilmiyordum örneğin...

Bir pedagog edasıyla ah vah ettiğim sanılmasın, iktidarların nerdeyse "asla ve kat'a" ölçüsünde herhangi bir gelecek korkusu duymadıklarını, sadece ve sadece "şimdiki zamanla" uğraştıklarını anlatmak istiyorum. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder