Hal bu olunca, iş bitene kadar çok az sayıda insan görüyor-sosyal hayata sahiden çok az karışıyorum. Yakınmak gibi anlaşılmasın, bir hayat tercihi olarak bunu bile isteye "yaşıyorum".
Yaşıyorum dedim, yaşlanıyorum da... Eskiden aynı anda birkaç işi birden sürdürür, bunu çok insanlı-çok etkileşimli sürdürürdüm, artık istemiyor ve galiba yapamıyorum.
İç dökme gibi oldu ama derdim o değil, yeni gelişen ve yoğunlaşan bir alışkanlığımdan söz edeceğim... İş bittiği zaman, genellikle bir bölüm senaryosunu ve sezon yazımını bitirdiğimde yapar oldum bunu... Rahatlamak, aklımı başka bir tarafa evriltmek beni ferahlatıyor, oksijen almak gibi hatta...
İş bittiğinde beni tanımayan ve esasen çevremden olmayan birileriyle konuşuyorum... Aralıklarla sosyal medyadan birileriyle yazıştığım filan da oldu ama sonradan fark ettim ki, dolaylı bir iletişim olması beni kesmiyor ve daha önemlisi, beni tanımayan biri olması çok daha iyi geliyor bana...
İş konuşmak, dizilerden filmlerden konuşmak filan istemiyorum çünkü... Bir "yazar", bir "akademisyen" ya da bir "senarist" olarak beni bilmeyen birileriyle muhabbet etmek, yaptığım işlerle ilgilenmeyen ve önemsemeyen bambaşka birileriyle lakırdı çevirmek baktım ki beni rahatlatıyor...
Kulağa tuhaf gelebilir ama evime dönmeden-yeniden çalışmaya başlamadan önce "başkalarıyla" konuşmak-tanışmak-karşılaşmak istiyorum, üstelik bunu uzun dostluklara çevirmek gibi bir niyetle de yapmıyorum, bir aylak gibi geziniyorum, bir voyör gibi izliyorum, bir yolcu gibi laf açıp-kısa kesip yoluma devam ediyorum...
Hayatımın bir döneminde yapabilirsem eğer, tüm ülkeyi özellikle taşrayı gezeceğim, yollara-uzak şehirlere, dağ başlarına, kenarlara gideceğim...Galiba diyorum bunu yapacak vakti ve enerjiyi bulamayıp, onun hayaliyle yaşadığımdan... şehrin kenarlarıyla yetiniyorum.
Sayın admin, tatil sesi duyuyorum.
YanıtlaSilYok, bizim işleri yapanlar için tatil değil, çalışma zamanı "bu aralar, bugünler"
YanıtlaSilSelamlar