Cumartesi, Kasım 25, 2023

Demokrasi Serseriler için değildir

Her dönemin popüler kavram, deyiş ve klişeleri olur, pek çoğu çabuk unutulduğu veya anlamını yitirdiği için izlerini sürebilmek kolay değil... O klişelerin gündelik dildeki varlığı, her zaman değil ama bazen diyelim, siyasetten, yazılı basından, esprilerden, şarkılardan ve hatta edebiyattan çıkarılabiliyor. Mecazen, arkeolojik bir kazıya ihtiyaç duyuluyor.

Kırklı yılların ikinci yarısında, çok partili parlamenter sistemle birlikte, demokrasi kavram olarak, çok kullanılmaya başlıyor. Demokrasi şudur-şu değildir diyen sayısız yazı ve tartışma yaşanıyor, mizah edebiyatımız demokrasiyi anlayamama hallerimizi yıllarca kendine malzeme ediyor... 

Yukarıdaki görseli o yıllarda çıkmış Tırpan isimli mizah gazetesinden aldım. Markopaşa'nın yarattığı mizah gazeteciliği modasıyla çıkmış yayınlardan biri. Tırpan'ı Demokrat Partili Çanakkale mebusu Nurettin Ünen'in çıkardığını, gazetenin anti komünist olduğunu, CHP eleştirisi yaptığını söyleyebilirim. Pek parlak bir gazete değil... Cevvalliğine rağmen Ünen DP'den devam edemiyor, 1950'de tekrar aday gösterilmiyor.

"Demokrasi Serseriler için değildir" başlıklı haber yoruma takıldım. Yazıya göre İstanbul'un her yerinde kadınlara sarkıntılık ediliyor ve polisler de demokrasi gereği, serserilere nezaketle yaklaşıyormuş...Sene 1949.  Serseri dediğime bakmayın, Ünen, artık kimse onlar, gerçek serserileri seviyormuş (!), onları değil rozetli okullu gençleri hedef alıyor. Bir kuşak çatışması gibi duran hiddeti, pek de manalı olmayan bir gerginliği var. Yazının asıl niyeti, polisleri sertliğe davet etmesi...

"Ey Türk polisi! Sokakta bir kadını rahatsız eden serseriyi karakolda sürüklesen kanun ve vicdan seni ayıplamaz, alkışlar!" demiş...

İşte bu düşünce eskimiş değil, demokrasi bağlamı zayıfladı ama karşıtlık, bugün güçlü biçimde yaşıyor, yabancı düşmanlığında, siyasi çekişmelerde, solcular ya da eşcinseller söz konusu olduğunda polisin şiddete başvurması gayet normal karşılanıyor çünkü. Oh olsun'dan yüreğimin yağları eridiye kadar çeşitlenen dürtüsel bir şiddet çağırısı hiç eskimiş gözükmüyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder