Pazar, Ekim 08, 2023

Kekeme

Altan Erbulak'ın seslendirdiği bir 45'lik plak aldım geçenlerde... Bir yüzünde maç spikerliği yapıyor, diğer yüzünde Keklik türküsünü o yıllarda yeni yeni moda olan Anadolu rock havasında söylemiş, aslında parodisini yapıyor ama güzel söylemiş... 

Benim ilgimi, mizahını yaptığı kekeme maç spikerliği çekti. Komik bulmadım, uzun yıllar geçmiş, 1969 yılının esprisi ve mizahı, doğal olarak bana komik gelmeyecek, haliyle aktüelliğini kaybetmiş, dünyalar değişmiş vesaire...

Geçmişe bakarken, ilk fark ettiğiniz mizahın çabuk yaşlandığıdır, bugüne kalan espriler komik-güldüren değil, eleştirel olanlardır. Siyasi tarih temelli tezler, akademik bir disiplin ve ölçüyle, Menderes nasıl hicvedilmiş, Demirel nasıl algılanmış, hangi dava açılmış inceliyor ve bu yönde bir akademik birikim oluştu-oluşturuyor. O günün gençliğinin neye güldüğünü ise hele onlarla (o bile zordur da) yaşıt değilseniz anlamak pek mümkün olamaz.   

Kekeme maç spikeri esprisi, anlaşılan o ki, o yıllarda plağa dönüşecek kadar popüler veya ilgi çekiyor, insanları güldürüyormuş. Uyumsuzluğun keşfi, esprileri çok etkilemiş, kan görmeye dayanamayan birinin kasap olması gibi, seri konuşması gereken birinin kekeme olması insanlara komik gelmiş... 

Medyanın etki ve yayılım hızını düşünürsek, bu esprinin ömrünü 1969'dan bir otuz yıl geriye, bir yirmi yıl ileriye götürmek mümkün diye düşünüyorum. Televizyon ve internetse, mizahı çok çok büyük bir hızla eskitiyor... Onlardan önce, daha yavaş, kuşakların benzer esprilerle büyüdüğü bir evre yaşıyoruz, en büyük yaygınlaşma aracı yazılı basın çünkü... 

Bugün, böyle bir espriyi yaygınlaştırmanız mümkün değil, hakkınızda dava açılır, sosyal medyada itibarsızlaştırılırsınız, empati yoksunu olmakla eleştirilirsiniz. 

Altan Erbulak'ın söylediği şarkı ise yaşıyor, komikleştirmek için avangartlaştrdığı abarttığı söyleme biçimi, normalleşti ve yaşıyor...Bu da ilginç.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder