Pazartesi, Temmuz 31, 2023

Neşesizler


Yukarıdaki görsel Yedigün'den, İbrahim Alaettin Gövsa'nın bir denemesinden alınma (3 Mayıs 1938). Bugün için beyhude ve yuvarlak laflarla dolu, kısmen palavra bir yazı. Oldum olası kolay gülen, çabuk neşelenen biri olduğumdan "neşesizlik" ilgimi çeker, eski metinlerde kolay gülenleri salak bulurlar, az gülmek de mütedeyyinliğin, ağırbaşlılığın işareti sayılır. 

Gövsa, tahminen söylüyorum, bir Fransız dergisinden ilham alarak yazmış denemesini... Şopen, Şuber, Betoven, Flober, Bodler, Verlen filan sıralamış... 

Bu yazıda bir kere daha denk geldim, Tamburi Cemil Bey neşesiz biri olarak tarif ediliyor, suratsızlık mı yoksa kastedilen şey melankoli mi çok anlayamıyorum. Gövsa, müteverrim olduğu için demiş, doğru anladıysam verem hastalığından dolayı böyleymiş... Hastalıkla neşeyi aynı fasılda değerlendirmek ne kadar doğru olur, çok aklıma yatmadı. Üstelik melankoli, neşesizlik anlamına gelmiyor, demek ki o yıllarda böyle anlaşılıyormuş. 

Tevfik Fikret için şunları yazmış, o ilginç: "sağlam ve pehlivan gibi bir bünyeye sahipken fazla hassasiyetinin ve bu hassasiyete uygun gelmeyen muhit şartlarının tesiri altında titiz, geçimsiz ve neşesiz bir adam olmuştu."

Yazının bir yerinde neşesizlik tedavi edilir mi sorusunu sormuş, günümüzün terapistleri de benzer şeyler söylediklerinden hoşuma gitti paylaşayım:

"Doğuştan ve verasetten [kalıtımdan] gelen neşesizliğin kat'i  tedavisi hayli güç olsa bile, imkansız zannetmek hiç doğru değildir. Müreffeh [Gönençli]  bir yaşayış, bütün sıhhat kaidelerine [sağlık kurallarına] uygun bir maişet [hayat, geçim], mutedil [ılımlı] bir spor itiyadı [alışkanlığı], muntazam ve sevilir bir meşguliyet [uğraş], sonra değişik eğlenceler, sağlam ve ümitli bir meslek hayatı, bir ideale bağlanış gibi birçok şartlar en neşesiz doğmuş insanların bile mizaçlarındaki hüznü hayli tadil edebilir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder