![]() |
Bugün esamisi okunmadığı için
üzerine konuşmaya değmez denebilir ama bir sayısından ilgimi çeken bir ayrıntıyı paylaşmak
istedim. Çünkü arada “sağcılık” diyorum,
muktedirlerin dilinden söz ediyorum, işte o dilin izleri ta buralarda başlıyor.
Kapak, ifşa eden bir üslupla kurgulanmış: “Avrupa’yı kasıp kavuran ve kapımıza dayanan
tehlike: Seks ve
Esrar.” İnsan sırıtarak “vay vay” demeden duramıyor. “Seksin neresi tehlike?” ya da “Bu ülkede Afyon
diye bir şehir var, içtiğimiz ağrı kesicilerin çoğunda o afyondan var,” türünden itirazları gençlere bırakıyorum.
Enikonu seksi pazarlayan, gıdıklayan, kaşıyan,
kanırtan bir yayıncı olan Simavi’nin ne diye
ahlakçılığa soyunduğunu
da sormayacağım; kimlerin ağzında ahlak ezberi olduğunu hepimiz biliyoruz. Üstelik Şahit elli yıl önce
çıkmış; bu itirazları o tarihte de dile getirenler mutlaka vardı.
Ben kapakta kullanılan
fotoğrafa takıldım.
Pantolonlu, kısa saçlı, sigara içen bir kadın resmi seçmişler. Asıl tehlikeyi “seks ve
esrar”dan çok meydan okuyan kadınlarda gördükleri belli; lezbiyen iması da cabası.
İnsanlar düşman yaratmadan yaşayamıyor. “Kanunlar çerçevesinde hep birlikte yaşayalım,” demenin bir
anlamı yok, herkes herkesi kendine
benzetmeye çalışıyor. Babalar oğullarını,
anneler kızlarını, devletler vatandaşlarını bir kalıba sokmak istiyor; hep beraber o kalıpların içinde yuvarlanıp
gidiyoruz.
Arada Eski Türkiye ile Yeni Türkiye karşılaştırmaları yapılıyor ya; elbette büyük farklar var.
Seküler milliyetçiliğin yerini dindar bir milliyetçilik aldı
mesela. Gel gelelim “sevilmeyenler” cephesinde
değişen pek bir şey yok. Çoğunluğun dünyayı kurgulama
biçimi, şiddetli harareti ve öfkesi neredeyse kesintisiz bir devamlılık gösteriyor.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder