Perşembe, Nisan 28, 2022

Tencere, habaset ve hamaset

Sağcılar Gezi Olaylarını bu kadar zaman neden yorumlayamadılar? Onlara göre, bu kadar insan bir çıkar ilişkisi olmadan biraraya gelemezdi de ondan... bir ideolojik bağ, bir manipülasyon, bir emir komuta zinciri ve en tepede birisi olmadan zinhar mümkün değildi... Başka türlüsüne akılları ermedi. Böyle yaşıyorlardı, reisleri, başbuğları, çıkarları, işe koyulacak çocukları, kadro bekleyen yakınları, arabanın taksitleri, alınıp satılacak evleri, 1453 ve 1071 ile başlayan banka şifreleri vardı. 

Dikkat edin, sağcılar uzun bir süre, hasım oldukları siyasi partileri suçladılar, akılları fikirleri onlardaydı çünkü, başka türlü bir siyaset bilmiyorlardı... Oysa o siyasi partiler, Gezi'deki unsurlardan sadece birisiydi, kimse kimseyi yönetmiyor ve yönlendirmiyordu. Gerçekten anlamadılar. 

Birini suçlayacaklardı, bize deli saçması geliyor ama o sağcı mantık mutlaka birini seçecekti, birilerine ajan, diğerine hain, öbürüne uşak, bir başkasına komprador demeden işin içinden çıkamayacaklardı... Bunca yıldır okuyorum, en az yüz elli yıldır tekrarlanıyor, sürüp gidiyor. Yok ibne, yok gavur, yok foncu, yok mandacı, yok İngiliz muhibbi, yok Soroscu ve falan filan "dönderip duruyorlar"... 

E diyeceksiniz ki, bunları biliyoruz, muktedirler tek bir delil gösteremeden, savunmaları dinlemeden, kimseyi ikna etmeye gerek duymadan insanlara ceza kestiler. 

Bir arkadaşım dedi ki, "biz" aramızda konuşup duruyoruz, kimsenin umurunda değil...Umurunda olanlar vardı, onlar da birer birer ülkeyi terk ediyorlar...

Elbette bu durum yeni değil, hep böyleydi, bu memleketin insanları "bizi" üzen ve kahreden, aslında herkesi ilgilendirmesi gereken  özgürlük sorunlarıyla zerre ilgilenmez. Onlar için biri mahkemeye düştü mü, suçludur, ateş olmayan yerden duman çıkmaz filan derler... Biraz kurcalayınca anlarsınız ki, bal gibi de farkındadırlar, bile isteye "s.klemezler", ne yaparlar, e ev alırlar, oğlanı evlendirir, çocuğu işe koyar, herhangi bir şey için adamını "arar", daima güçlü olanın yanında dururlar, hayatları idame ve idare etmekle geçer...

Gel gör ki, siyasi literatürde geçtiği biçimiyle, o evlerdeki tencere eskisi gibi kaynamıyor... Hamaset de bir yere kadar demek istiyorum, ben ekmeğime bakarım diyecekler, o düşmandı o haindi pek tınmayacaklar göreceksiniz... Demokrasiyi ve adaleti eşitlikle değil keyfiyetle kurarsanız, gün gelir mağduru olursunuz...sosyal medyada rastladım, güzel espriymiş, ben yaşlarda biri bulmuş olmalı, "La şante mi kantare gün gelir seni tartare..." 

Yılmamak, mutlaka enseyi karartmadan "çalışmak" gerekiyor...  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder