Cumartesi, Mayıs 08, 2021

Sagan

84 yılı filan olmalı, bu kitaba önemli bir romanı okuyacağım hissiyle başlamıştım, "çığır açıcı" diyorlardı, bugün,  sahiden de "o kadar önemli mi" diye durup kendime sorsam, "o kadar değil be canım, ıhh" diye bir cevap verebilirim. Ama o yaşlarda okumasaydım kendimi eksik hissederdim, iyi ki de okumuşum, bana güzel fikirler, vitaminler, ilhamlar vermişti. 

Yıllar yıllar sonra akademisyen olduğumda eski gazeteleri tararken, basın tarihi çalışırken frankofon Babıali'nin Sagan'a hayli alaka gösterdiğini görmüş, ayrıca şaşırmıştım. Hatta, Menderes ile ilişkisi olduğu bilinen ama adı bu bahiste bile isteye zikredilmeyen Suzan Sözen'den Türk Sagan'ı diye söz ediliyordu. Gazetecilerin yakıştırmasının edebiyatla ilgisi olmadığı muhakkaktı.

Her neyse, ben size kendi okuma serüvenimden söz edecektim, ilk sayfalarda romana dahil olamamıştım bir türlü, benim gibi serüven edebiyatıyla hemhal olmuş bir ergenin kolayca dahil olacağı bir içeriği yoktu, soap opera gibi duruyordu, kadınsıydı... 

Sonradan anlıyorum ki, beni asıl huzursuz eden, hikayenin 17 yaşındaki genç kadın kahramanının dünyayla, aşkla, cinsellikle, aileyle, toplumla ilişkili düşünceleriydi. Pervasızdı, bir ergen öfkesi taşıyordu, entrikacıydı filan...Alışık değildim, ancak meşum kadınlara özgü olabilecek bir ataklığa sahipti, etkilenmiştim, taklit ederek bir hikaye yazmayı denemiştim hatta.

Yakınlarda romanın çizgi roman uyarlaması çıktı, meraklısına diyelim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder