Cuma, Temmuz 04, 2025

Köylü ve Milli

Bir dönem, on yıl geriye, on yıl ileriye gidebilir ama özellikle altmışlı yıllarda saz sanatçılarının, ozanların, o günlerin deyişiyle "Aşıkların" kültür-sanat mecralarında bir değeri vardı. Konuşulur, dikkate alınır, romantik ifadelerle methedilirlerdi. Her şeyden önce ne dedikleri, ne söyledikleri merak edilirdi. Bugünse köy edebiyatının ve romantizminin kayboluşuyla birlikte unutuldular demek gerekiyor. 

Ne dersek diyelim, sanat üretimi ve tüketimi, metropollerde-şehirlerde serpilir ve yaygınlaştırılır. Bir piyasa ya da bir kanon varsa, ki var, ilk elden üreticileri eğitimli sanatçılardır, yani taşradan gelen, naif ve geleneksel sanatlar, bir farkındalık yaratılarak o sanatçılar tarafından yeniden yorumlanırlar. İstisnasız her kültür, milli kimliklerin inşa sürecinde önce arkeolojik (folklorik) kazılar yapar ve kendine derin bir geçmiş inşa eder. Halk kültürünün keşfi ve yeniden biçimlendirişi, türkülerin, fıkraların, bilmecelerin, oyunların ve dilin derlenip toparlanması hep bu dönemde (ve arayışlarda) gerçekleşir. 

[Bir köşeli parantez açayım, Eric Hobsbawm anlatır, “eski görünen ya da eski olduklarını iddia eden geleneklerin çoğu, aslında oldukça yakın bir geçmişte ortaya çıkmıştır; hatta bazıları düpedüz uydurmadır.” Aşık geleneği de bu “icat edilmiş” geleneklerden biri bence ve yeniden biçimlendirilerek çağdaş temsillere dahil edilmiş bir akım.]

Laf uzamasın, yukarıdaki kitap, Aşık  İhsani’ninİhsani'nin türkü sözlerinden oluşuyor. Kitap olması, iç resimlerini Turhan Selçuk'un yapması, o naif sanatın yeniden yorumlanmasına bir örnek. Son sayfalarda İhsani'nin bir önceki kitabı  Ağalı Dünya  hakkında basında çıkan yazılardan alıntılar yapılmış. Kimler kimler yazmış, öyle önem verilmiş ki, bugünden bakınca insan şaşırıyor...

Gel gör ki, o günlerde, nasıl desem "köylü ve milli”" olmak itibarlı, bilinen, istenen, arzu edilen, normal görülen bir politik eğilimdi. Solcularımız durdukları siyasi eksene göre köyü, köylüyü ve geleneksel olanı yorumluyorlardı, kimisi "protest" görüyor, kimi sahici bir sekülerlik veya anaerkillik atfediyordu... 

Bugün Taksim'de, Galata Köprüsünde saz çalıp kitaplarını satan bir ozanı ciddiye almak kimsenin aklına gelmez, Tik tok'ta türkülerini paylaşsa, yine bir tık ilgi yaratamaz gibi geliyor bana... Mahsuni veya  İhsani gibi aşıkları hafifsediğim düşünülmesin, döneme özgü koşulların "çocuklarıydılar" demek istiyorum, bugün hatırlanıyorlarsa o yıllardan kalma romantizme çok şey borçlular...



2 yorum:

  1. LC'cim bak yine az bildiğin şeylerle ilgili atıp tutuyorsun. bugünün taksim'ini ya da galata köprüsü'sünü ve de orada yaşayacak olan olası ozanına dair seyleri biraz olsun oraları bilen eden birileri yazsın çizsin bırak da. az müsaade et, bilmişlik taslama (now playing: kent ozanları (1998))

    YanıtlaSil
  2. Bağlamı kaçırdığınızı düşünüyorum, sanıyorum bir cümleye takılıp biraz da nahoş biçimde beni küçümsemişsiniz. Tekrar okursanız, neyi tartıştığıma dair daha sakin bir yorum yaparsınız diye umuyorum. İstanbul'u bilmek gibi derdim ve iddiam yok. Bilmiyorum ve inanın bilmediğimi bildiğim konularda yazmıyorum.

    YanıtlaSil