Cumartesi, Eylül 19, 2020

Son Okuduklarım 46


Duygular Sözlüğü, altı aydır filan elimin altında olan, evirip çevirdiğim, severek okuduğum, ilham aldığım "kafa dengi" kitaplarımdan biri oldu. Güzel bir deneme kitabı, akıllı, neye nasıl gönderme yaptığını bilen özel bir çalışma demek daha doğru. Adından anlaşılacağı gibi bir sözlük, tek tek duygularımızı anlatıyor, genel olarak sosyal bilimler ve edebiyata göndermeler yaparak betimlemeye çalışıyor demek daha doğru.  MM Sarışın Bomba, iş gereği okuduğum kitaplardan, ünlü yıldızın hayatını anlatıyor ama bunu bazen belgesel gibi, bazen de dedikodu havasında yapıyor. Kurgusunu ilginç bir biçimde kurmak istemişler ama gerek yokmuş, karmaşıklaştırmaktan başka bir işe yaramamış...Romanın yazarı Alvah Bessie, Soğuk Savaş döneminde Hollywood'un kara listeye aldığı senaristlerden biri, o sebeple daha dikkat kesiliyorsunuz, öfkesini, piayasaya karşı intikamcı yorumlarını arıyorsunuz. Yok diyemem ama genel olarak yazarı kibirli ve "çok bilen" bir havada buldum, MM'ye karşı mesafeli değil mesela, ona karşı çok erkek kalmış...Mezarlarında Yaşayanlar, Necmi Onur'un gazete röportajlarından derlenmiş. Altmışlı yılların gazeteci dilini ve habercilik üslubunu taşıyan gerçekçi olmak isteyen romantik röportajları olarak nitelenebilirdi. Ben kitabı Afyon Kaçakçıları röportajı için okudum, asıl ağırlığı Kürt kırsalına ilişkin röportajlar oluşturuyor. Meraklısı için bu fasıl ilginç. Bir Yumak İnsan, Çetin Altan'ın gece ve içki hayatından tanıdığı insanları anlattığı "hikayelerinden" oluşuyor. Altan'ın her şeyi bilen ve zaafı olmayan narsistik bir erkekliği var ki, edebiyat yapmak istediğinde bu yönü çok öne çıkıyor. Hemen her yazı-hikaye benzer bir canlılıkla kurulmuş, Çetin Altan, sevilen, hata yapmayan bir hempa veya takdir edilen bir otorite gibi anlatılan kişinin etrafında bir voyeur gibi geziniyor. Onların hata ve saplantılarını olgunlukla karşılayarak bize aktarıyor. Biliyorsunuz, aylık edebiyat magazini dergilerinde bir erkek ergen hikayeciliği vardır, gece hayatına ve İstanbul undergrounduna ilişkin bir şeyler anlatırlar. Meğer, Çetin Altan tarzın öncülerindenmiş diyeceğim.




Wilson, Daniel Clowes mizahını yansıtan tek sayfalık çizgi romanlarından oluşan bir albüm. Wilson, ağzına geleni söyleyen, kendini sakınmayan orta yaşlı nevrotik bir geveze. Hikayesinden çok tepkileriyle ilgi çeken, mizahını sinizminden çıkaran bir espri mantığı var. Amerikan underground comics öfkesiyle Yahudi edebiyatının huysuzlanmaları harmanlanmış da denebilirdi... Ali, Orhan Hançerlioğlu'nun adı Ali olan çeşitli karakterleri anlattığı hikayeleri... Parlak değiller, temelde insanoğlu kötüdür fikriyle kurulmuşlar. Kötülük bizi şaşırtsın istenmiş.... Hafif tertip bir öfke de var sıradan insanlara karşı... Ekilmiş Topraklar da Hançerlioğlu'nun romanı... Ona da tezli roman mı demeli, Doğu ile Batı'yı kıyaslayan, işte orada bilim ilerlerken biz "bokun içinde debeleniyoruz" demeye getiren bir fikre dayandırılmış...Bizim toprak bereketli değil işte... Yazar da buna vurgu yapıyor filan. Türkiye'de hele bir dönem tam bir yazar kıtlığı var, ben Hançerlioğlu'nu sözlüklerinden biliyorum, o çalışmaları hakkında yorum yapamam ama edebiyatı bırakmış (veya sürdürmemiş) olması hiç fena bir karar olmamış. Eller, Abdin Dino'nun çizim ve ellerle ilgili hissettiklerini içeren bir deneme kitabı... Güzel geçişler var, akıllı hatırlatmalar... bazen metin Fransız ve "çok kişisel" oluyor ama yazmayı bildiğinden okuru yormuyor. 


Tütün, Detlef Bluhm'un tütün tarihi ve literatürünü gayet hoş, toparlayıcı ve edebi bir üslupla anlattığı bir kitap. İster istemez, batılı ve global popüler kültüre göndermelerin çok olduğu bir çalışma. Mesafeli ve sakin dilini sevdim, çok geniş bir edebiyatın içinde doğru yoğunlaşmalarla yazılmış. Kitabın ilk baskısı daha önce Dost Kitabevi Yayınlarından çıkmıştı. Picasso, güzel bir ressam biyografisi. Genç Picasso'nun Paris günlerini, o günlerdeki sevgilisini merkeze alarak anlatıyor. Kapsamlı, hayli iddialı bir çalışma. Dört albüm biraraya getirildiği için üçyüz küsur sayfalık bir toplam çıkmış ortaya. Şu rahatlıkla söylenebilir, dilimizdeki her türden ressam biyografileri içinde özel bir yer verilmeli Picasso'ya, o derece başarılı. Evet, biraz uzun, giderek hantallaşan ve tekrara düşen bir yönü var ama "bohem hayat" biraz bu tekrar değil mi zaten? Meraklısı, Montparnasse'li Kiki çizgi romanıyla birlikte okuyabilir. Uzun Bir Gece, Necati Cumalı'nın öykü kitaplarından biri. Ay Büyürken Uyuyamam'ın devamı niteliğinde olduğu söyleniyormuş ama bence ayrı tutulmalmalı, o toplama dahil edilmeliymiş . 15-16 yaşlarımda sinemadan da etkilenerek Osman Şahin, Bekir Yıldız ve Necati Cumalı'yı ziyadesiyle okudum. O yıllardan beri, Cumalı'nın yalın bir dille kurduğu taşra gerilimini anlatabilecek sahiden çok az yazarımız var diye düşünürüm. Bu öyküleri o yaşlarda kaçırmışım, sonradan sinemaya da uyarlanmış Uzun Bir Gece sahiden de çok güzel bir öyküymüş, ilham verici ve sahici....Blazing Combat, çizgi roman tarihi açısından savaş karşıtı niteliğiyle ayrıksı duran bir derleme. Öncesi yok. O bakımdan iddialı ve meydan okuyucu. Haliyle ilk olmanın dezavantajlarını da yaşıyor. Kimi hikayeler, daha en baştan nereye varacağını hissettiriyor ama dediğim gibi "tarihi vesika" değerleri var, çocuksu bir dünya içinde büyük cesaret isteyen bir kalkışma yaptıkları, onu görüyor ve hissediyorsunuz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder