Cuma, Mayıs 22, 2020

Lambaları Yanıyor


Nerede yaşarsak yaşayalım, hangi şehri tercih edersek edelim, dönüp dolaşıp kendimize ait bir ev veya oda kuruyoruz. O evde nefes alıyor... o eve birilerini davet ediyoruz... Eve kaçıyor, odamıza sığınıyor ve dışardakilere istediğimiz ölçüde yakınlaşıyoruz. Ev, dönüp dolaşıp "kapandığımız" "kendimize ait" bir yer... İnsanlar, yaşadıkları şehirleri överken, farkında olmadan evlerini-odalarını, arkadaşlarını, alışkanlıklarını, ailelerini, tarih ve hatıralarını katıyorlar işin içine....

Ha ne oldu, Pandemi, bizi evde kalmaya zorladı, (adı ne olursa olsun yaşadığımız) şehir tekinsizken evimiz kalemiz oldu... karantina psikolojisinin sonuçlarını hep birlikte göreceğiz ama "evde kalırken" daha şimdiden çıldıracak gibi olanlar, ruhen öleyazanlar var... "Valla gayet memnunum yani" diye kendilerini ve bizi ikna etmek isteyenler de var...

İnsan sosyalleşerek yaşayan bir varlık, hislerimizi anlatmak ve paylaşmak isteriz... Bu kadar insanın "iyiyim" veya "iyi değilim" demesi o sebeple garip değil...birbirimizi "tedavi" etmeye çalışıyoruz... hiç böyle bir şey yaşamamıştık, bundan sonrasında yaşayacaklarımız -biliyoruz ki- alışkanlık değiştiren bir süreç olacak...

Uzunca bir süre dışarı çıkamayacağız, vakti gelip de çıkanlar tedirgin olacak, korkacak, kaotik bir ürkeklikle ve marazi bir öfkeyle dolanacaklar... Yeni duygular ve hassasiyetler üreterek yaşayacak, şaşıracağız...

İnsanlar, yasak kalkınca avm'lere gitmek istediler ya... okur yazar insanlar ekseriyetle bu iştahı anlamlandıramadılar... galiba olan şuydu, o anonim, yerelsiz ve şehirsiz Avm'lerin özlenen "şeyler" hiyerarşisinde long-seller olacağı aşikarlaştı.

Şehir holiganlığı ve nostaljisi bana oldum olası ilginç gelir, ev ve şehir ilişkisi nasıl değişecek merak ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder