Pazar, Aralık 01, 2019

Seyrüsefer Defteri 112



The Irishman (2019) haliyle nostaljik, haliyle teknolojiyi izliyorsun, bazen belgesel gibi oluyor, yine de güzel diyorsun (30 Kasım).++  Mud (2012) iki büyüyen oğlan bebesi, yoksulluk, boşvermişlik, aşklar ve diğer harala gürele şeyler, seviyorum bu hikayeleri (29 Kasım).++ House at the End of the Street  (2012) ergen gerilimi, güzel kızlarla oğlanlar korkunun kıyılarında, vasat altı (28 Kasım).++ Hotaru no haka (1988) Japonların Amerika saldırırken hikayelerinden, iki kardeşin hayatta kalma çabası, ne yaparsam yapayım bana Kemalettin Tuğcu'yu hatırlattı (27 Kasım).++ Flight (2012) Oscar'a oynamışlar, Kelly Reilly hikayesi olmasa olurmuş (26 Kasım).++ Elena (2011) Zvyagintsev filmi, yine konuşturan, huzursuz eden bir yavaşlık, güzel (25 Kasım).++ Le Coursier(2010) ve Wild Target (2010) iki ayrı komedi avantür, ikincisi oyuncu iştahı ve sıcaklığıyla daha güçlü (24 Kasım).++ Baby Doll (1956) klasiklere dönüş, Elia Kazan ve Tennessee Williams ortaklığı, nefis (23 Kasım).++ L'autre monde (2010) ilginç bir melezliği var, Louise Bourgoin iyi kullanılmış, kaçırılmış hikayelerden (22 Kasım).++ Une liaison pornographique (1999) bir ilişki hikayesi, gücünü sakinliğinden ve kendini abartmama iddiasından alıyor (21 Kasım).++Route Irish (2010) ve Melancholia (2011) ikincisini bir kez daha izlemiş oldum. Loach'un sert ve gerçekçi, Trier'in rüyamsı ve huzursuz edici sahneleri kaldı geriye (19-20 Kasım).++Here Comes the Boom (2012) klişe espriler, klişe karakterler filan ama iyi oyunculuk ve güzel sahneleri var (18 Kasım).++ Dronningen (2019) iyi yükseliyor, daha da koyulaşabilirmiş, izlettiriyor (17 Kasım).++Vexille (2007) dönemi için iddialı bir SF aksiyonu anime, hatta bazen güzel tempolu (16 Kasım).++ Angel Has Fallen (2019) bana yaşlı geldi hikaye (15 Kasım).++ İstanbul yolculuğu (14 Kasım).++ Pencere'ye gittik, bu yıl seyrettiğim en iyi oyunlardan biri olabilir (13 Kasım).++ Le Mépris (1963) Godard heyecanı, BB iştahı ve Moravia edebiyatı (12 Kasım).++ We own the night (2007) suç dünyası klişesi, oyunculuklar filmi sürüklüyor, Eva Mendes ve heart of glass var bi de (11 Kasım).++Steamboy(2004) tam tekmil serüven (10 Kasım). ++ Living with Yourself sea1 ep. 1, 2, 3 ve 4'ü seyrettim (9 Kasım).v++Producer (200 5) Mel B. dünyası, Broadway sitayla müzikal komedi, sanki elli yıl önce vizyona girmeliymiş (8 Kasım). ++Çam Sakızı (1962) Suavi Süalp senaryosu diyerek seyrettim, tam ona göre alelacayiplikler var, Neriman Köksal tuhaf şeyler yapıyor (7 Kasım). ++The Laundromat (2019) çok şey anlatmak istiyor, üstelik belgeselden film olmuyor, dakika dakika önemini yitirerek parodiye dönüşmüş (6 Kasım).++Taşralı Amca (1965) Aram Gülyüz komedisi, bıçkın ve çapkın erkeklerin mutlu sonla biten koca olma hikayeleri, geveze ve kafiyeli Holivut taklidi (5 Kasım).++ Sevgili Öğretmenim (1965) Hababam'ın öncülerinden, şımarık zengin bebelerin fakir ve güzel örtmene toslamaları, gişe arayışları (4 Kasım).++ Tantei Monogatari (2007) komik bir şiddet, kanlı sanat örnekleri, abartılı sahneler (3 Kasım).++ Tatlım Tatlım: Haybeden Gerçeküstü Aşk (2017) Yılmaz Erdoğan'ın çok kendine özgü bir dili var, ne yazsa kendini hissettiriyor (2 Kasım).++İstanbul yolculuğu (1 Kasım). ++ 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder