Salı, Kasım 12, 2019

Patetik Bir Kahraman


Türkiye’de yayınlanan yabancı çizgi romanlar genellikle İtalyan kökenlidir, long seller markalar daima onların arasından çıkar. Diğer iki büyük okulun, Amerikan ve frankofon çizgi romanlarının etkinliğiyse, azalıp çoğalmasına karşın daima İtalyanların gerisinde kalmıştır. Başlangıç dönemine bakıldığında bu sonucun olabileceğini tahmin etmek en azından o günlerde epeyce zordur. Çizgi romanın bizdeki başlangıcı Amerikan çizgi romanlarının Avrupa’daki yaygınlaşmasıyla ilgili olarak otuzlu yıllara dayanmaktadır. Çocuk dergilerinde Golden Age dönemi Amerikan çizgi romanları Fransızcadan çevrilerek yayınlanmaktadır. Özellikle 1001 Roman, Fransız Junior, Hurrah, Robinson ve L’Aventureux gibi dergilerden faydalanarak yayımlanmış önemli bir çizgi roman dergisi olmuştur. Bir başka deyişle İtalyanların o yıllarda esamesi okunmamaktadır. İtalyanlar, zaman içinde, Amerikan çizgi romanlarını modelleyerek onların alternatifi olmuşlar; yine Amerikalıların tarz değiştirerek süper kahraman hikâyelerine yoğunlaşması, ticari olarak işlerini de kolaylaştırmıştır. Önce EsseGesse sonra Bonelli çizgi romanları, ellili yıllardan itibaren, bugün dahi çok sevilen ve çok satan çizgi romanlar olmayı sürdürmektedirler. Frankofonlar genellikle çocuk dergilerinde kendilerine yer bulurken, Amerikan süper kahramanları daha sınırlı ve geniş aralıklı denemelerle ancak son otuz yıl içinde görünür olmuşlardır.

İnsan Olmayı İstemek
Frankofon bir çizgi romandan söz edeceğim. Red Kit, Asteriks ve Tenten albüm olarak da yayınlanan (sevilen ve tanınan) çizgi romanlardır ama onlar dışındaki frankofonlar, Türkçede ne o denli çeşitliler ne de İtalyanlar kadar tanınıyorlar. Çizer Rosinski ile senarist Van Hamme’ın ortak çalışması Thorgal, istisna olarak devamlılık gösteren bir albüm dizisi. Çizgi Düşler sahaf yayınevinin yayınladığı dizi, orijinalinden farklı biçimde daha küçük boy ve üç albüm bir arada çıkıyor. Thorgal, öncelikle tarihi bir çizgi roman. Diğer yandan İskandinav mesellerinden beslenen fantastik bir boyutu olduğu gibi bilim kurgu öğelerine de başvuruluyor. Tipik bir erkek kahraman gibi görünse de Thorgal, dış dünyayla ilgisi olan tuhaf bir geçmişe sahip. Vikingler arasında bir “yabancı” olduğunu biliyor, ona bunu hissettiren sayısız olayla karşılaşıyor. Yalnızlığı öğreniyor, dışlandığı için etrafındaki gelişmelere karşı duyarlı “büyüyor”. Karısı ve oğluyla beraber uzak bir adaya yerleşmek istemesi, kaçma arzusundan kaynaklanıyor. Mutlu olabilmek için insanlardan uzaklaşması gerektiğine inanıyor, elbette her defasında yeni sorunlarla karşılaşıyor. Geçmişi, iyilik ve kötülükle ilgili hesaplaşmaları, sorumlulukları, yanılgıları ve sürekli karşısına çıkan gerçek kimliği hikâyelerin temel eksenini oluşturuyor. Serüven edebiyatının erkek kahramanları ekseriyetle evlenmezler, hele çoluk çocuğa pek az karışırlar. Kahramanı yeniliğe, bilinmezliğe iten bağımsızlığıdır, onu duraksatacak hiç kimse olmamalıdır gerisinde. Thorgal’ı belki de sahici kılan evlenmesi, biri erkek iki çocuk sahibi olması... Thorgal bana hep “insan” gelmiştir, bazen hikâyelerini yavaşlatan bir insaniliktir bu. Pişmanlık duyan, korkan, endişelenen biridir. Anlatının öne çıktığı, Thorgal’ın serüvenin alelade bir parçası olduğu albümler okuruz. Pek çok serüvende “sevdiğini yitirme” korkusu işlendiği için melodram hep kendini hissettirir. Tarih, bilim kurgu ve melodram sentezi, türlere özgü kalıplar kadar “evet Thorgal ağlayabilir” vehmiyle varolur.

Fantastik Düzlem: Uzaylılar ve Vikingler
Albümler iki ana hat üzerinden gelişiyor. İlkinde, birbirini izleyen ve günü yaşayan bir serüven evreni var. İkincisinde Thorgal’ın muammalı ve alelacayip geçmişini öğreniyoruz. Sonradan çocukları da dâhil oluyor bu tekinsiz geçmişin derinliğine. Senarist Van Hamme, özellikle yetmişli yıllarda Batı Avrupa’da popüler olan “Tanrıların Arabaları” mefhumunu temel almış, kurgusundan bu esin anlaşılıyor... Antik uygarlıkların ve büyük dinlerin kökenini, dünyaya gelen uzaylılara atfederek açıklayan Erich von Däniken, bilim dünyasını olmasa da fantastik yazınını etkilemiştir. Atlantis efsanesi, Mu Kıtası, Uzaylıların ilkel insan topluluklarına kültür getirmeleri, üstün meziyetleri nedeniyle tanrı ya da peygamber sayılmaları bu çerçevenin sık anlatılan trüklerindendir. Van Hamme, bu yaklaşımı ilham verici bulmuş olmalı ki, dış dünyadan gelen bir çocuğu, Vikinglerin arasına katmış. Thorgal’ın unuttuğu geçmişini hatırlaması, uzaylı kötü adam babasıyla tanışması, oğlunun üstün niteliklerinin ortaya çıkması vs peyderpey karşımıza çıkıyor. İlgimi çeken Thorgal’ın fantastik niteliği değil. Panaromik detaylar, devamlılık, kare içi düzenlemeleri mutlaka güzel ama beni asıl, yolculuk teması ve kişilik çözümlemeleri etkiliyor. Arzu ve pişmanlık birlikte yürüyor. Mutlu olamama hali dikkat çekiyor. Herkesin bir duyguya yoğunlaşan hikâyesi var ve bu, hikâyenin bütününü renklendiriyor. Basit ama zihin açıcı bir senaryo reçetesi…

Rosinski’nin sahne tasarımlarını, kareler arası devamlılığı maharetle gözeten “genius gözü”nü fark etmemek imkânsız zaten. Sevimli bir çizgisi var evvela. Renk tutkunu BD kültüründe tarama ucunu hissettiriyor. Gir-Moebius tarzı “buradayım” diyen bir işçilik değil bu, rengin içine gömülen, kendini gizleyen bir nezaket sanki. Thorgal’ı incelikli bir adam olarak gösteren biraz da bu kıvrak çizgiler...

Birgün Kitap, 5.3.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder