Ölüm öyle tuhaf bir şey ki... Hayatla iç içe bulunduğu
halde, aynı zamanda hayatla hiçbir alâkası da yok... (Kemal Tahir, Hür Şehrin
İnsanları).
Bir kız vardı yok gibi öyle güzel (Oktay Rıfat)
Vallahi gözüm yok bu dünyada, ölümden mercimek kadar
korkum varsa, bağla benim leşimi katırın kuyruğuna, sür dağdan taşa! (Peyami
Safa, Matmazel Noralya’nın Koltuğu).
Gökyüzünde ay yoktu. Bulutlu olduğu için yıldızlar da
gözükmüyordu. Bir karanlık vardı!.. Silme karanlık (Yaşar Kemal, İnce Memed).
Halam tıpkı “Ağustosböceği ile Karınca” hikâyesindeki ağustosböceğine
benzer. Fakat maalesef, biz de pek çalışkan “karınca” değiliz ve evimizde fazla
zahiremiz yok (Muazzez Tahsin Berkant, Bülbül Yuvası)
Ne güzeldir sevmek karanlığı. / Karanlık Allah gibidir ve
tek başınadır. / Karanlık ölüm gibidir rengi yok / ahengi yok / dengi yoktur karanlığın (Nazım
Hikmet, Kör Olmak)
Türk edebiyatı için olmayan şey devlettir. Türk
edebiyatının özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana devleti yoktur. Devlet,
Türk edebiyatını yok saymıştır (Aziz Nesin)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder