Salı, Eylül 17, 2024

Taşra Tektüklüğünde


Taşra seyrekliği, taşralı merakı, yılgınlığı… Taşrayla ilgili yakıştırma çok, rahatsızlıkla söylemiyorum bunları, büyük şehirli yakıştırmaları bunlar. E edebiyat taşradan çıkacak değil ya...Taşra yetişmeye çalışıyor, çokça taklit ediyor ve hayıflanıyor... 

Küçük bir şehre gittiğimde hoşuma giden şeyler oluyor, tabii ki bu bakış açısı, olumsuz da hissedilebilir... Kadın olsam, çocuk olsam, ne bileyim polis olsam belki çok başka algılayacağım...En çok dikkatimi çeken şey şu,  caddede, sokakta yürürken, bir yerde beklerken birileri size mutlaka selam veriyor. Dursanız konuşacaklar, sorsanız cevaplayacaklar. İnsanların yabancı olduğunuzu fark etmeleri bana ilginç geliyor… Seziyorlar. Bazen yabancı olmanızı diliyorlar sanki… Arabaların içine ısrarla bakıyorlar örneğin… Arsızca bir niyetle yapmıyorlar bunu.

Şehirli orta sınıflar bu kadar bakılmaya alışkın değillerdir. Daha çok onlar bakarlar etrafa, seyrederler, çıkarımda bulunur, aralarında konuşurlar. Yaşadıkları şehirle, aklından geçen medenilik ölçütleriyle, beklentileriyle kıyaslarlar. Oysa burada karşılarına çıkan şey fark edilmeleridir. Yabancı olduğunu hissettirecek ölçüde bakılırlar. Taşra tek tüklüğünde onca seyreklik içinde bir seyir nesnesine dönüşürler. Dedim ya, taşralılar şehre yeni gelen birini hemen fark ediyorlar. Medya, popüler kültür ve metropol hikayeleri taşraya dokunmuyor. Ebedi ve romantik iddialara karşın taşranın piyasa değeri yok. Taşralının şehirli yabancıya ısrarla bakmasında öfke var, husumet var, yalnızlık ve dışlanma korkusu var. Işığın arkasında kalma tedirginliği var. 

Foto: Cahilus

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder