Cuma, Ağustos 07, 2015

Abdullah Turhan Yazıyor


Rastgele televizyon kanallarında gezinirken StarTv de yayınlanan bir program dikkatimi çekti. Suat Yalaz’la yapılan bir röportajdı bu. Dilin kemiği yok ya... Suat’ın anlattıkları yaptıklarından çok farklı. Röportajı yapan yakışıklı kişi ise bu işlerden bihaber. Ya anlatılanlara cevap verecek bilgiye sahip değil, ya da karşılıklı kurulan mizansen üzerinde yorumda(!) bulunuyordu... Ben elli küsur yıllık çizgi roman geçmişimde böyle şeylere çok tanık oldum. Bu gibi olaylara alışığım... Suat Yalaz Karaoğlan dergisini çıkarırken arkasında Akşam gazetesi vardı. Rahmetli Sezgin Burak’ın da Tarkan’ını destekleyen Hürriyet gazetesi... Bir de Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun Malkoçoğlu tipinin dergi olarak çıkartılması, bu işin devamı... Suat Yalaz’ın, söz arasında durup dururken Kara Murat tipini Rahmi Turan’a mal etmesine de doğrusu bir anlam veremedim... Herhangi bir senaristin yazdığı hikayenin iyi bir yönetmensiz bu kadar başarılı olabileceği düşünülebilir mi?... Suat Yalaz’ın, yaşı gereği unutkan olmasını (!) hoş karşılayabilirim. Ama o yakışıklı televizyon sunucusunun, hiçbir yerden destek almadan tek başıma çıkarmayı başardığım haftalık kahramanlık dergisi Tolga’nın yıllar süren devamlılığını sağladığım halde bundan bahsetmemesini de doğrusu çok yadırgadım... Dedim ya, ben böyle şeylere alışığım. Ama gerçekleri gizlemenin de bir anlamı yok... 

Kara Murat hikayesi...
Günaydın gazetesinin ilk yılları idi. Gazetenin patronu Rahmi Turan’a gazetesinde tarihi romanların yer alması için bir teklifte bulunmuş... teklif, her macerada değişik Türk kahranlarıının serüvenlerini içeren tarihi resimli romanlar serisinin yer almasıydı. Bu altyazılı çizgi romanlar dizi önerisi Rahmi Turan’ın hoşuna gitmiş... İlk macera Kazıklı Voyvoda... Kahramanı Kara Murat adlı bir Türk... Çizgi işinde Rahmi Turan’ın aklına gelen ilk isim de ben olmuşum. Hem iyi çizgi, hem de iyi bir yönetmen... Her karelere resimleri yerleştirmek ve o çizgileri okuyuculara sunmak... Benim görevim bu...

Gazetenin patronu ilk maceradaki Türk tipini pek beğenmış olacak ki, her serüven için ayrı bir
Kahraman koyma fikrinden vazgeçip bütün hikayelerde Kara Murat tıpinin devamlılığının daha iyi olacağını uygun bulmuş. Böylece bütün serüvenler Kara Murat’a kalmış oldu...
Kara Murat maceraları Günaydın gazetesinde yıllarca devam etti nedense...Benim tahminim gazete trajına bir katkı sağladığı içindi. Filimleri çekildi... Kara Murat tipine hiç uygun olmayan bıyıksız, kavgada kılıç yerine karate numaraları yapan bir artisti bu role uygun buldular. Romanın çizerine de,bu gibi komiklikleri görmemesi için olacak ki, hiçbir Kara Murat filminin gala gecesine “Buyurmaz mısınız?” Bile diyen olmadı...

Eğer medyada yalakalık yapmıyorsan, yaşayabilmen için başka şeylere girişmen gerekıyordu...

Ben öz be öz Trabzonluyum. Orada doğmuşum. Tam yirmi yılım o güzelim şehirde geçti... Moloz’da, Kemerkaya’da, Ganita’da denize girerken, Sümer Sinemasında Errol Flynn’ın filimlerıni izlerken bile aklımdan geçirmeden edemediğim “DERGİ ÇIKARMA”hayali İstanbul’da neden gerçekleşmesin ki... Laz inadı tuttu bir kere...

Ve işte Suat Yalaz’ın unuttuğu (!) ve yakışıklı televizyon sunucusunun düşünemediği ve benim kendi gücümle çıkarmış olduğum Tolga haftalık resimli roman dergisi bana yeni bir hayat verdi... Trabzon’un Pazarkapu Mahallesinin kısa pantolonlu, acar gecekondu çocuğunun hayalleri gerçekleştiğinde seksenli/doksanlı yıllar su gibi akıp geçivermişti...

Arkasında yalakalıksız geçen izler bırakarak......

Abdullah Turhan 

Not: Ben şu yazıyı yazınca Abdullah Turhan bir mektup yazmıştı (11 Haziran 2007), kaybolmasın diyerek, onu da buraya aktarıyorum. Resimse Turhan'ın facebook sayfasından, 1973 yılına ait. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder