Hep sorulan bir soruyla başlayalım, nedir bu grafik roman
ve çizgi romandan neden farklı? Neden farklı bir adlandırma yapılıyor?
Adlandırmalar, ekseriyetle bir ihtiyaçtan doğar, bir
farklılık olduğunu göstermek için başka bir biçimde söylenir ve adlandırılır.
Çizgi roman üreticilerinin yaptıkları işin niteliğini belirginleştirmek için
yaptıkları bir çıkış bu… Grafik roman, çizgi romandan farklı olarak
kahramanların ölebildiği ve değişim geçirdiği insani hikâyeler içeriyorlar. Her
şeyi başaran, daima kazanan kahramanların hâkimiyetindedir çizgi romanlar.
Erkek anlatısıdır, kırılganlığı ve krizi yoktur, çoğunluk değerlerine hitap
eder, edebilik ya da sanat gibi bir iddiası yoktur, piyasanın belirlediği
kodlara göre yazılır ve çizilir. Bugün anaakım çizgi romanlar bir nebze
değiştiyse eğer grafik romanlar sayesinde oldu bu. Çizgi roman, farklı
kesimlerce, farklı okurlarca okunuyorsa eğer bunu grafik romanlar
başardılar.
Amerika’da çizgi roman okurunun azaldığı söyleniyor,
kimileri de grafik romanların bu azalmayı daha da güçlendirdiğini düşünüyor.
Grafik romanın çizgi romanı entelektüelize etme çabası olarak görüyor musunuz?
Çizgi roman okurları azaldı, çünkü sadece çocuklara hitap
etmiyor artık. Endüstrinin çocuksulaştırma ve basitleştirme zorlaması artık
nafile bir çaba, çünkü çocuklar artık başka şeylerle ilgileniyorlar. Geçmişteki
çocuk okura hitap eden şey çizgi roman kahramanların figürleri ve oyuncakları…
Bugün çizgi roman daha yaşlı bir okuru düşünerek üretiliyor, daha derinlikli hikâyeler
anlatılmak zorunda. Amerika söz konusuysa eğer entelektüelize etme çabası bana
biraz netameli bir kavramsallaştırma gibi geliyor. Eğer anlattığınız öykü
çoğunluk değerlerine uygunsa pek çok bakımdan anti-entelektüelist olmanız
gerekir. Endüstri sizi buna zorlar. Grafik romanlar yüzünden çizgi roman okuru
azalmış değil. Dergicilik bitti gibi bir şey, gazete bayiileri kayboluyor her
yerde. Dağıtım ağı kayboluyorsa dergi de kaybolur, ürünün kendisi fazla
satamadığı için pahalılaşır. Dergi ucuzdur, kitap ona göre pahalı. Eğer hikâyeniz
kitap olarak çıkacaksa, kitabın sattığı mecrayla uyumlu olmalıdır. Kitabın
olduğu yerde nitelik de entelektüel derinlik de olur. Grafik romanlar,
kitapçılarda ve kitap okuruna uygun olarak varolma mücadelesi veriyorlar ve
satışı azaltmıyor, alana itibar getiriyorlar. Piyasayı daraltmıyor,
çeşitlendiriyorlar, eskiden hiç yoktular, şimdi nasıl azaltabilirler ki…
Türkçede durum aynı gibi… Türkiye’de grafik roman çok az
sayıda üretildiği için yabancı örnekleri konuşsak, onlar ne durumda sizce…
Türkiye’de yabancı çizgi romanların yayını alışkanlıklarla
ve long seller olacağı düşünülen, geçmişten beri yayınlanan örneklerle
gelişiyor. Bunun dışında macera arayan var diyemem. Bilinmeyen bir şeyi bulup
çıkartan pek yok. İstisnalar ise daha çok sinemayla ilgili gelişiyor. Batı’da
bir çizgi roman, bir grafik roman sinemaya uyarlandıysa Türkiye’de de
yayınlanabiliyor. Tabii yine bu işler İngilizce ve Hollywood üzerinden
gelişiyor. Diğer dillerde ve kültürlerde neler oluyor pek bilmiyoruz. Doğrusu
diğer dillerin etkisi de olmuyor piyasaya… Sinemaya uyarlanmış bir çizgi roman,
normalin üzerinde satıyor. Televizyonun da böyle bir kesin etkisi var.
Türkiye’de çizgi roman yayınlayanlar, yayınevlerini kastediyorum, hepsi küçük
kuruluşlar, birkaç kişiyle üretim yapıyorlar, bu satış onlar için çok önemli,
devamlılık sağlıyorlar böylelikle. Dikkat edilirse Maus ya da Persepolis gibi önemli
grafik romanları onlar yayınlamadılar, riske giremeyecek durumdalar demek
istiyorum.
Okurlar için grafik roman önerileri istesem sizden… Türkçede
yayınlanmış en iyi örnekleri sorsam…
Bu tür seçimleri yapamıyorum, ne söylesem eksik kalır ama
bana sorulduğunda “hiç okumadım, neyle başlayayım” diyenlere verdiğim cevabı
yineleyeyim: Spielgelman’ın Maus’u (İletişim), Satrapi’nin Persepolis’i
(Minima) ve Bechdel’in Cenaze Evi Şenlik Evi (Bilgesu) ile başlayın diyorum.
Sonra Sacco’nun Filistin’ini okuyun (İthaki), ardından Nakazawa’nın Yalınayak
Gen’i (Tudem) veya Tardi’nin Halkın Çığlığı (Versus) mesela… Hepsini arka
arkaya okursanız grafik roman neymiş biraz daha iyi anlayacaksınız… Son
yıllarda özellikle Amerikan çizgi romanının Sin City, Y: Son Erkek gibi saygın
örnekleri yayınlandı… Ama benim tercihim büyük yayınevlerinden çıkan işlerden
ziyade daha küçüklerden çıkan, itibar ve nitelik gösteren işleri hatırlatmak.
Siz de grafik roman yazıyorsunuz. Dumankara ve Emanet
Şehir’in devamı gelecek mi?
Ankara üçlemesinin son bölümü olan Uzak Şehir bir terslik
olmazsa Tüyap Kitap Fuarı’nda yayınlanmış olacak. Berat (Pekmezci) yoğun bir
tempoyla çalışıyor… Madem grafik roman konuştuk, bir başka haber daha vereyim.
Levent Gönenç ile birlikte Grafik Roman hakkında bir inceleme kitabı için
çalışıyoruz, iddialı bir iş. Doğrusu, üniversiteden ayrıldıktan sonra akademik
üretimden yavaş yavaş uzaklaştım. Levent, aralıklarla birlikte yazı yazdığım
yakın bir arkadaşım, iyi bir çizer, önemli bir anayasa hukukçusudur, bu yıl
içinde Türkiye’de mizah dergileriyle ilgili bir kitabımız yayınlanacak. Aklımızda
yoktu, oluverdi. Yurt dışında yayınlanan incelemeleri okuyoruz, çıkan örnekleri
takip etmeye çalışıyoruz derken bilmiyorum konuşa konuşa gaza geldik galiba.
Yurt dışına akademik bir yazı yazdık, beraber yazdığımız yazıları biraraya
getirdik, yeni ilaveler yaptık, kitap çıktı ortaya. Grafik roman ikinci kitabımız
olacak, sanıyorum seneye bitirmiş oluruz.
Söyleşi, EdebiyatHaber'de yayınlandı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder