Çarşamba, Nisan 18, 2018

Çizgi Roman Sevmeyen Don Kişot




Don Kişot, dünya tarihinde modern romanın ilk örneği sayılır. Tahkiyesi, metinlerarasılığı, oyunbazlığı ve anlatım gücü sahiden de aşılamayacak ölçüde farklı ve her bakımdan yeni bir romandır. Don Kişot yazıldıktan sonra roman sanatı başka bir merhaleye geçmiştir. Ve sanıyorum, her kültürde bilinen, pek az kitaba nasip olmuş bir popülerliğe sahiptir. Farklı mecralarda defaatle uyarlanmış, taklit edilmiş, bir parodi unsuru olarak sayısız kez kullanılmıştır. Ünlü Alman çizer Flix imzasıyla Don Kişot’un çizgi roman uyarlaması yayınlandı geçenlerde.

Bir parantez açalım: çizgi romanlar, gazete bayilerinden çok kitapçılarda görülmeye başladığından beri edebiyat uyarlaması çizgi romanlar çeşitlendi, çoğaldı. Meraklısı, Flix’in çalışmasını pek de ilginç bulmayacaktır o bakımdan. Yıllar içinde diyelim, Türkçede benim sayabildiğim yirmiye yakın Don Kişot uyarlaması çizgi roman yayınlandı örneğin. Flix ne yapmış, boncuk mu kondurmuş diyebilirsiniz. Üstelik bu tür uyarlamalar, çizgi roman okurlarına değil çocuklarına okuma zevki vermek isteyen ebeveynlere yöneliktir. Anneler-babalar, çocukları için satın alırlar bu uyarlamaları. Çocuk, edebiyat uyarlamasını önce çizgi roman olarak okuyacak sonraki plana göre- giderek edebiyattan zevk almaya başlayacaktır vs. Çizgi romana servis aracı, hatta ve hatta servis şoförü muamelesi yapan bu anlayışa, orta sınıfların pedagojik patetikliğine bayılıyorum. Çizgi roman, sanatlar hiyerarşisinde en tepede duran romana ulaşmamızı sağlayan bir araç filan değil ama kimin umurunda?

Flix, çizgi romanın kendine özgü bir anlatım aracı olduğunun öyle iyi biliyor ki… Bu farklı albümü okuyanlar Flix’in zekâsını, Don Kişot’u başka bir bağlama taşıyan ironisini, romanın değil Don Kişot mitinin uyarlandığını hemen fark edeceklerdir. Malumunuz, Don Kişot okuduğu romanların etkisiyle hayaller görmeye, gerçekte olup bitenleri kendi algısıyla anlamlandırmaya başlar, şövalye romanlarıyla bezenmiş bir hayali evrende yaşıyordur. Gerçekle fantezi o kadar iç içe geçer ki romanın anlatı ekseni giderek karmaşıklaşır. Don Kişot, dalgın, tafra-furuş, beceriksiz, kibirli, sakar, vehimli biridir ve onun pozcu-palavracı halleri romandaki karmaşıklığı daha da komikleştirir. Sayfalar ilerledikçe şövalyemizin içine düştüğü açmaza üzülmeye başlarız, bu saf adam düpedüz deliriyor, alay konusu oluyor, baştankara sonuna doğru sürükleniyordur. Flix, bu karakteri hiiç bozmamış, onu uzak taşrada tek başına yaşayan yaşlı ve huysuz bir adama çevirmiş. Sağa sola şikâyet dilekçeleri yazan, zabıtalık yapan, şanlı tarihimizi, cemiyet terbiyesini diline dolayan amcaları düşünün ve Don Kişot’u onlardan biri sayın. Kendi devranında dönen, kızı ve torunu olduğunu bilmeyen ya da unutan biri. Flix, şahane bir tvist yapmış, Sancho Panza olarak sürekli Batman okuyan ve dedesinden farkı olmayan torunu kullanmış. Bu eğlenceli tercihle, iki ayrı yönde gelişen ve benzeşen Dede-torun Don Kişot hikâyesini anlatmaya başlamış. Çizgi romana yönelik göndermeler, yaşlı Don Kişot’un türe duyduğu husumet, baştan ayağa Cervantes ruhu taşıyan espriler olmuş. Düşünün, çizgi romanların kaldırılması için gazetelere mektup yazan bir Don Kişot okuyoruz.

Oğlum beş yaşında falandı, üniversite kreşindeki doktora öğrencisi rehber öğretmen, bizim küçük Örümcek Adam’ın çizgi film seyretmemesini istemiş, gerçekle hayali karıştırmasının büyük bir tehlike olduğunu filan söylemişti. Böylesi durumlarda Allah’ın beni sınamak için karşıma birilerini çıkardığını düşünüyorum! Çıldırdım tabii, verdim veriştirdim. Öyle bir dalmışım ki, hanım kaş göz ediyor, araya giriyor, ben duramıyorum. En son öğretmenin doktora tezinin varsayımlarının kifayetsizliğine kadar getirdim, gerisini siz düşünün. Eğitim sistemi, kontrollerinde olmayan her hayalden tiril tiril korkuyor. Hayal kuran çocukları da hamur gibi yoğurup kendine benzetiyor. Doğru eğitim ve rasyonel akıl diye vaz’edilen şeye toslayıp duruyor, seri imalatla sıkıcı çocuklar üretiyoruz. Flix, şövalye romanlarıyla çizgi romanları, hakikati, aklı, tahayyülü, normali, halüsinasyonu, edebiyatı, deliliği, yaşlılığı, çocukluğu maharetle harmanlıyor. Duvara tosladığımızın farkında ki dedeyle torunun nasıl sudan çıkmış balığa döndüklerini anlatıyor. Hayal gören, hayalleriyle reel yaşamın dışına çıkan insanlar, edebiyata ve sanata bakarak konuşuyorum, iyi ki varlar. Hani derler ya, bu dünya dönüyorsa, bu insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor.

Flix, başarılı bir uyarlama yapmış, hayalcileri ve yeryüzünün en ünlü hayalperestini dikkatle yenileyerek romanın mizahını tazelemiş, insani bir meseleye, örneğin yaşlılığa, örneğin deliliğe getirmiş lafı. Derinlikli bir senaryo çıkarmış, ironik alt metinler oluşturmuş, saçma olduğunun farkında olan espriler yapmış. Şöyle anlatayım, bana göre, sadece çizgi romanda değil, her alandaki en yenilikçi Don Kişot uyarlamalarından biri olmuş yaptığı çalışma. Kaçırmayın diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder