Pazartesi, Aralık 22, 2014

Hangi Nietzsche?


Michel Onfray’ın yazdığı Maximilien Le Roy’un çizdiği Nietzsche’nin biyografik çizgi romanı Nietzsche – Özgürlüğü Yaratmak’ı incelerken aklımda şu soru vardı: Nietzsche’nin çizgi romanı nasıl yapılabilir? Güzel çizilmiş, el hak, grafik niteliği yüksek, tek tek bakıldığında göz alan sayfaları olan bir çalışma ama… Nietzsche gibi sahiden karışık, rivayeti bol, durmaksızın yazan, masa başında yaşayan, pek çok bakımdan münzevi birisi nasıl anlatılır?

Bu soruyu bir parça oyun gibi sorduğumu, albümü okumadan kendimi tarttığımı itiraf edeyim. Sondan başlayayım, akli dengesini yitirmiş, frengiden ölmüş, gündelik hayata karıştığında taşkınlık yapan, kavgacı, bazen sefahat düşkünü ve bazen her türlü hazzın düşmanı, günlerce konuşmayan, ölümü kovalayan ve ölümden korkan biri Nietzsche.

Onfray ne yapmış? Bize onun hayatından kesitler sunmuş, hikâye bütünlüğünden ziyade felsefi tutarlılığı sağlamak istemiş. Hikâye dizgesini nasıl kullanacağınıysa daha ilk sayfalardan göstermiş. Başlangıçtaki on sayfada hikâyenin anlatıldığı zaman dilimi altı kez değişiyor. Mekân, kişiler ve bağlam kolayca anlaşılmıyor. Albümde bir iki mektup ve metin alıntısı dışında anlatım kutusuna, bir üst sese hiç başvurulmamış. Bütün hikâyeyi görsel bir devamlılık içinde anlatmayı tercih etmişler. Le Roy iyi bir çizer ama iç hareketliliği olan bir tarzı yok. Bu kadar fragmente, ileri ve geri zaman sıçraması yapan hikâyede sanki daha hareketli bir çizgi kullanmalıymış. Onfray, yavaş akan, okurun metne dâhil olmasına ket vuran anlatımında, özellikle finale doğru giderken önemli bir tercihte bulunmuş. Kitap bittiğinde kullanılan nota bakılırsa, okuru yönlendiren bir açıklama arzusu da göstermiş. Nietzsche’nin anti-semit olmadığı, ölümünden sonra kız kardeşi tarafından yazdıklarının manipüle edildiği iddiası hakkında bir malumat vermiş. İç sayfalarda da ırkçı kız kardeşiyle benzer bir minvalde tartışma yaşadıkları anlatılıyor.

Doğru bir tespit, Nietzsche çevresindeki Yahudi düşmanlarını ve yükselen milliyetçiliği daima küçümsemiş ama gel gör ki faşistlerin en çok okuduğu bir kaç yazardan biri. Karışık gelebilir, söz konusu olan Nietzsche ise epeyce evirip çevirip kurcalamak gerekiyor zaten. Sırf coşkulu biri diye faşistler tarafından sevildiğini düşünmek saflık olur. Meseleye hikâye açısından bakarsak, albümün finali, Nietzsche’nin anti-semit olmadığına dayandırılıyorsa ve ortada meşum bir kız kardeş varsa, çocuklukta, ilk gençlikte ve sonraki yıllarda kardeşler arasında daha net bir aşk nefret ilişkisi kurulmalı, uzlaşmazlıkları, çelişkileri belirginleştirilmeliydi diye düşünüyorum. Onfray, bu finali güçlendirmeye çalışmamış hatta aforizmaları andırır biçimde Nietzsche’nin hayatından parçalar sunarak tahkiye bağını okura bırakmış. Bu tercih, albümün çizeri Le Roy’a ister istemez ağır bir yük bindirmiş. O da duygusal krizlerini ve tek başınalığını vurgulayan sayfa tasarımları yapmış ki çoğu 70’lerde çizilmiş, uyuşturucu triplerini betimleyen sayfaları hatırlatıyor. Nietzsche, iyi değilmiş hissi verilmek istenmiş, ben öyle anlıyorum.

Nietzsche gibi dâhilerin en önemli karakter özelliklerinden bir tanesi, bir zamanlar taptıkları olguyu, fikri ya da eğilimi gün gelir teper olmalarıdır. Nietzsche’nin Wagner sevgisi ve inkâr ölçüsündeki hoşnutsuzluğu, kadın düşkünlüğü ve nefreti, hemen her şeye yönelik (yakınlaşma ve uzaklaşma) gelgitleri, irade savaşları, burjuva dindarlığıyla kavgası, “yaşarken yaşayın” deyişi, yumuşaklığa karşı husumeti bana sanki daha enerjik bir havada anlatılmalıymış gibi geldi. Bilemiyorum, devrimler çağında yaşayan, Alman milliyetçiliği yükseldikçe kitapları satmaya başlayan, hiç ummadığı biçimde ilgi gören, feylesofluğu kadar trajedi kahramanı muamelesi gören birinden söz ediyoruz. Onfray’dan daha eğlenceli ve deliduman bir kitap bekliyordum diyerek bahsi kapatayım. Onfray’ın Bir Putun Alacakaranlığı (Sel Yayıncılık) kitabı albümle birlikte okunabilir, onu da tavsiye etmiş olayım. Le Roy’un Le Monde Diplomatique tarzı mesafeli duran Filistin’le ilgili çalışmalarını biliyorum. Az çizgiyle kare kuran, sayfa içi boşlukları bir tarz olarak önemseyen çizerlerden. Yetenekli ve üretken, senaryo da yazıyor. Gaultier’in çizdiği Gaugin’i yazdı örneğin geçen yıl. Türkçede de yayınlanabilir çalışmalara sahip.

Nietzsche – Özgürlüğü Yaratmak, iddiası olan bir grafik roman. Yazarı Onfray nedeniyle ayrıca önemli. Ustaca çizilmiş, doğru seçilmiş renkleriyle kendine baktıran bir albüm.

[Bu yazı Haziran ayında ArkaKapak.com'da yayınlanmıştı.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder