Cumartesi, Mart 15, 2014

Vicdan




Cumhuriyet tarihinde partiler arası gerilimin arttığı ya da artmış gibi gösterildiği çok olmuştur. Siyasi çatışmalar sonucu insanların öldüğü, yaralandığı ya da sakat kaldığı da olmuştur.

Parti liderleri ya da onların alt kadroları, ölen insanları ihtirasla mukayese ederek kimilerini telef sayar, kimilerini de şehit mertebesine taşır. Bir sürü insan yalandan da olsa ölene rahmet okuyup ama diye başlayan cümlelerle asıl fikirlerini söyler ve karşı tarafı cenazelerine üzülmemekle suçlarlar.

Geçtiğimiz hafta iki genç insan öldü, biri askerden yeni dönmüş, inandığı düşünceleri uğruna kavgaya girmiş, öldürülmüş... Diğeri polisin attığı gaz kapsülüyle başından vurulmuş, aylarca kaldığı komadan çıkamamış ve ölmüş, öldürülmüş...İkisi de yok yere ölmüşler...

Hepimiz biliriz, cenaze evi diye bir şey vardır, taziyeye gidilir, teskin edici sözler söylenir, dualar okunur, geride kalanlara metanet dilenir. İnsanlar birbirlerini dinlerler. İnsanlar, cenaze evine, yaslı aileye neden anlayışla, huşuyla yaklaşır? Hangi dinden ve hangi inanıştan olursa olsun insanlar bilir ki o evde gözyaşı ve hüzün vardır. Bazen öfke olur, olmaz değil, insanlar hep birini suçlama eğiliminde olduğu için hayırsız evlada, gamsız bir kocaya ya da doktor hatasına takabilirler. Dinleyenler, sükunetle o kahırlanmayı dindirmeye, sakinleştirmeye çalışırlar. Bilirler ki yakınlarını kaybetmekten dolayı mutsuzdur o insanlar... O evin sessizliğe ihtiyacı vardır, onu sağlamaya çalışırlar. Ölüm ağırdır, başka bir hayat başlayacaktır...

Cumhuriyet tarihi diye başladım, sahiden bir benzeri yok, gelmiş geçmiş hiç bir siyasetçi, cenazesi yeni defnedilmiş birini,  14 yaşında komaya girmiş ve ölmüş bir çocuğu düşmanlaştırmadı, hele acılı annesini kalabalığa yuhalattırmadı.

Bu memlekette insanlar, cenaze evini bilirler, velev ki öfkeli sözler sarfedilmiştir, gözardı etmesini bilirler. İnsanlık, dindarlık, okullar, gelenek, ahlak, dedelerimiz, ninelerimiz bize bunu öğretir. İnsanın çocuğunu kaybetmesi kadar büyük bir başka acı bilmiyorum. Anlayış, sabır, metanet göstermemiz gerekir.

Dünyada hiç bir seçim, hiç bir seçim konuşması bundan daha önemli olamaz.

Dünyada hiç bir dindar, hiç bir okur yazar, hiç bir baba bana bu yapılanı açıklayamaz.

Başbakan, kendisine rakip olan bir başka parti liderini çocuğu olmamakla eleştirmiş, alay etmişti. Benzer bir şeydi. O zaman da şaşırmıştım. Vicdanı olan bir insan nasıl bununla alay edebilir. Balzac'ın da çocuğu yoktur ama Goriot Baba'yı yazmıştır. Hangi baba, Goriot Baba kadar uzun yaşayabilmiş ve sevilmiştir ki...Hangimiz?

Demek ki parti lideri, bakan, başbakan olmak, baba olmak önemli değilmiş...Vicdanımızın olması gerekiyor...Ölenle alay edilmez, acıya gülünmez, yaralar bile bile kanırtılmaz. Bizi, biz yapan vicdanımızdır, seçim zaferlerimiz değil...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder