Pazartesi, Temmuz 04, 2011

Seyrüsefer Defteri 12

Infernaliana hakkında bir yazı yazdım (30 Haziran).+ Sandman Ebedi Geceler'i okudum. Bir kaç hikâye gerçekten çok başarılı (29 Haziran). + Bone 2'yi okudum. Hakkında bir şey yazacağım (28 Haziran). + Conrad'ın Gaspar Ruiz hikâyesini okudum (27 Haziran). + Bir Muşkara Öyküsü belgeselini seyrettim, üzücü, insana dokunan bir meselesi var. Zeki Çetiner'in öldürülmesi anlatılıyor. Belgesel olarak başka türlü düşünülebilirmiş (26 Nisan). + Cougars.Inc. gençlik filmi, tekrarlar ve bildik espriler (25 Haziran). + Hobo with a shotgun, teenage kan resitali. Ne diyor niye diyor? Kan kan kan...Kankan dansı varken ( 24 Haziran). + Firebreather, fena olmayan sahneleri var (23 Haziran). + Game of Death, Wesley çat çut! (22 Haziran). + Ya Sonra, orta yaşlı arkadaşlardan gençlik filmi denemesi... Yasemin Nori söylüyor N'olur N'olur... Unutalım! (21 Haziran). + The Adjustment Bureau, K.Dick hikâyesiymiş. Vasattı. Bir film ne olacağına karar veremeyince aksıyor. Koşarken ayağı burkuluyor, durunca kalbi çarpıyor. (20 Haziran). + Sucker Punch yakınlarda izlediğim en manasız film. Animeler, Alice literatürü vs, makineler şunlar bunlar... Bu filmi kim ürettiyse başı sonu belli bir film ya da roman izleyip okumamış (19 Haziran). + Tuna ile Kung Fu Panda 2'ye gittik. Bazı sahnelere çok ama çok emek verilmiş (18 Haziran). + Luther'i bitirdim, finaldeki Nina Simone harikaydı. Evirip çevirip "don't let me be misunderstood" dinledim. ( 17 Haziran). + Warrior's Way'i seyrettim, bu kadar melez işi sevemiyorum (16 Haziran). + They Call Me Mr.Tibbs 1970 polisiyesi, siyah bir dedektif. Hikâye ve tempo, bugünü yakalayamıyor. Ayın nostaljisi (15 Haziran). + Julia hakkında bir yazı yazdım. + The Killing 12 finali gerçekten çok başarılıydı, imrendim (14 Haziran). + Okko'nun iki albümünü birden okudum. Okko, dizinin kahramanı değil daha sanki, bu bakımdan ilginç. Hakkında bir şeyler yazarım (13 Haziran). + Ömer Durmaz'ın 100 İllüstratör... kitabı hakkında bir yazı yazdım (12 Haziran) . + Luther'i seyrediyorum, iyi bir tv polisiyesi, her bölümde zekice bir ayrıntı var. İlk üç bölüm bilançosu: soap opera, polisiyeyi döver örneği oluyor giderek... (11 Haziran). + Vatel'i seyrettim, dönem filmi olarak başarılı. Belki bazen inandırıcı olamıyor denebilir (10 Haziran). + Son smeshnogo cheloveka, günün kısa filmi.Petrov animasyonu, her zaman göz alıyor (9 Haziran). + Hors-la-loi, üç Cezayirli kardeşin hikâyesi. Dönem filmi, siyasi yönü ve kenarı anlatan tavrı, ilginç (8 Haziran). + Günün kısa filmi French Roast, güzel animasyon (7 Haziran). + Teenage romantizmi, Beastly'i izledim. Tv melodramı, şaşırtmıyor, vasat altı (6 Haziran). + Günün kısa filmi, 1928 tarihli The Fall of the House of Usher (5 Haziran). + Priest'ı izledim, bilim kurgu, fantastik korku ve western karışımı... Çizgi roman uyarlaması, 3D olduğu için bilgisayar çok ön planda, zaten de bilgisayar oyununu andırıyor. Yeni olan bir şey yok (4 Haziran). + Animal Farm (1954) animasyonunu yeniden seyrettim. TRT'de, muhtemelen 80' öncesinde ilk kez seyretmiştim. Film gösterilmeden önce açık oturum vs yapılmıştı (3 Haziran). + Aşk Tesadüfleri Sever’i sonunda seyrettim, senaryo ve kurgu gayet başarılı, beklediğimden iyi bir gişe filmi olmuş (2 Haziran). + Wir sind die Nacht’i seyrettim, temposu bazen çok iyi. Ama o tempo yüzünden karakter derinliği verilememiş (1 Haziran).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder