Salı, Şubat 01, 2011

Seyrüsefer Defteri 7

The Good, The Bad The Weird ilginç bir uyarlama olmuş, tavsiye ederim (31 Ocak) + Bone'u okudum, epeyce sevimli bir çalışma. Umarım yayınevi gerisini getirir (30 Ocak). + İstanbul yolları yine, iki gün toplantı seyahati, dostları ziyaret (28-29 Ocak). + An Education'ı seyrettim, güzel diyaloglar var, Hornby senaryosuymuş, sonradan farkettim (27 Ocak). + Tuna ile Ayı Yogi'ye gittik, hınzırlığı yok filmin, epeyce edepli. nostaljil olacak ama dublaj başka türlü olabilirmiş diyeceğim (26 Ocak). + Heavy Metal çıkmış, güzel görünüyor, balonlarda gramer hataları gözüme battı, okumadan ilk eleştiri (25 Ocak). + Soğuktan Korkmayan Tek Kuş'u okudum. Calvino havasında çok güzel bir çocuk romanı (24 Ocak). + Coen Kardeşlerin True Grit'ini de seyrettim. İlk versiyona göre senaryo daha iyi toparlanmış. Sahicilik vehmi artırılmış. İki filmin de hoş tarafları var. Coenler western dünyasından sadece sert insanlar çıkar diye düşünmüşler, en temel fark o... (23 Ocak). + Burcu Göknar'ın Vefa fotoğraf albümünü edindim. Çok çok güzel kareler var. Başka işlerini de görmüştüm. İyi fotoğrafçı (22 Ocak). + Bir Zamanlar Amerika'yı yeniden seyrettim. bu yaşıma kadar 15 olmuş mudur acaba? (21 Ocak). + Bir parça geciktim ama 2010 yılını çizgi roman açısından değerlendiren bir yazı yazdım. Yıl sonu satışlarının ne tuttuğunu toparlamak zaman alıyor (20 Ocak). + Tardi'nin Siperlerdeydik (C'était la guerre des tranchées) albümünü okudum, hakkında bir şeyler yazarım (19 Ocak). + Rabbit Hole'ü seyrettim. Bu kadar yas ve acı bana iyi gelmiyor (18 Ocak). + Nevada Smith'i (1966) seyrettim. McQueen nostaljisi için bakmadım desem yalan olur. Film western gibi başlıyor, sonra "Kelebek" oluyor ve sonra yine western oluyor vs. Bir olgunlaşma hikayesi. McQueen'e uymamış genç olma rolü, zaten o tarihte 36 yaşında (17 Ocak). + Tuna ile Megamind'e gittik, dublajı başarılı bulmadım. Orijinalinin gerisinde kalmış. Güzel bir süper kahraman ironisi... (16 Ocak). + The Kids are All Right'ı seyrettim. İlginç, iyi oyunculukları olan bir film. Finali muhafazakârdı... (15 Ocak). + Somewhere'i seyrettim, Sofia Coppola açısından Lost in Translation ile kıyaslanamaz bir film, hoş ayrıntılar var ama sadece o hoş ayrıntılar var (14 Ocak). + Uçma Sanatı'nı (Versus Kitap) okudum, hakkında bir şeyler yazarım, güzel albüm (13 Ocak). + True Grit'i (1969) seyrettim, nostalji oldu. Sırada Coen kardeşlerin yeniden çevirimi var (12 Ocak). + Nine Dead adlı bir film seyrettim. Teatraldi, tek mekanda geçen filmlerde ister istemez oyunculuk öne çıkar, yetersiz kalınmış. Polisiye esrarın çözümünde gereksiz ayrıntılar kullanılmış (11 Ocak). + Sipru hakkında bir yazı gönderdim Radikal Kitap'a (10 Ocak). + Vicious Kind filmini seyrettim, etrafında dolandığım, bildiğim ama bir türlü seyretmeye fırsat bulamadığım bir yapımdı. Güzel bir taşra ve tutku filmi (9 Ocak). + Die Tür'ü seyrettim, güzel filmdi. Akif Pirinççi bağlantısını bilmiyordum (8 Ocak). + Animal Kingdom’u nihayet seyrettim. Enteresan karakterler çizilmiş, yeni bir şey yok ama iddiasızca iyi hazırlanmış bir hikâye (7 Ocak). + Şehre Göçen Eşek adlı bir kitabım çıkıyor Şubat ayında (6 Ocak). + Ariel Salzman’ın Tocqueville in the Ottoman Empire kitabını bitirdim. Oh be! (5 Ocak). + Tuna ile Rapunzel'i seyrettik. Güzel sahneler var, daha iddialı olabilirmiş film...Şarkılar özensizdi (4 Ocak). + Destino'yu seyrettim. Dali& Disney ortaklığı, 2003'te revizyondan geçmiş, kısa bir animasyon. Müzik tipik Disney işi olmuş, gerisi doksanlı yılların klip estetiği...Öncüymüş mü demeli? (3 Ocak). + Enter the Void'i seyrettim. Bana göre olmadığını biliyordum, dünya dönüyor dönüyor...Söyle Gaspar bu mudur hikayen? (2 Ocak). + Dosyalar birikti, oku oku bitmiyor...Hoşgeldin 2011 (1 Ocak). + Yeni yıla hasta olarak giriyorum, Halkın Çığlığı 2'yi okuyabildim nihayet (30 Aralık).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder