Perşembe, Haziran 27, 2019

Son Okuduklarım 29


Casanova'nın Eve Dönüşü, Arthur Schnitzler'i takip ederken bulduğum kitaplardan... Novella, Casanova'nın elli yaşını anlatıyor, hiç üstüme alınmıyorum... Schnitzler, kahramanlarına bir eksiklik veriyor, o eksiklikle baş etmeye çalışırken bir savrulma anlatıyor... Psikolojik bir açmaz okuyoruz. Reçete belli de herkes yapamıyor biliyorsunuz. Çeviriden gayet akıcı bir metin çıkmış. Schnitzler'in tuhaf, dolambaçlı huzursuz kahramanı Casanova'nın dili, olup bitenleri yorumlaması, iştah açıcı... İyi edebiyat okuduğunuzu anlıyorsunuz. Ben geç keşfettim ama Schniztler için şöyle diyebilirim, çağının çok ilerisinde bir yazar, daha çok okuyacağım.

Nazım'la ilgili dünya kadar kitap var.  Hakkında onun kadar kitap yazılmış bir başka edebiyatçımız yok. Haliyle hem çok tüketiliyor hem de herkesten çok biliniyor. Diğer yandan bir parça merakınız varsa, okudukça, mevcut literatüre hakim oldukça, yazılanların ziyadesiyle tekrar edildiğini, hep aynı şeylerin anlatıldığını anlıyor, yeni bir şey öğrenemediğinizi hissediyorsunuz ki bu, beni okur olarak mutsuz ediyor. Haluk Oral, yazarlığından önce iştahlı bir okur, bibliyofil, malumatçı veya sahafiye düşkünü... Nazım'la ilgili bir kitap yazmak isteyince sanıyorum biteviye tekrar eden çalışmaların dışına çıkmaya  niyetlenmiş. Nazım Hikmet'in Yolculuğu bana sorarsanız bu iddiayla ortaya çıkmış. Yayınevi de vinyetlerle, iç tasarımla filan buna katkıda bulunmuş,... nesne olarak kitabı başkalaştırmışlar. Nazım'ın kaçışına kadar geçen hayatı güzel toparlanmış, bıcır bıcır ayrıntılarla üstesinden gelinmiş...güzel kitap.

Kertenkele, Saramago'nun masalı... Kapaktaki Borges ismini görünce meraklanmıştım... Meğer nal gibi yazılan Borges bizim Borges değilmiş... Yanıltılmışım. Yayınevi esnaflık yapmış... Masala dönersek,  masal Saramago'nun çok anlattığı türden fantastik bir ayrımcılık anlatıyor. Kendilerine benzemeyen bir yaratıkla karşılaşan insanlar gitgide deliriyorlar. Hiç tuhaf gelmesin. Alelacayip bir dört ayaklı, kocaman bir kanatlı görünce milletin delirmesi, eline terliği, kıvırarak gazeteyi alması, yolda görünce o kıyamadıkları arabalarını o tuhaf şeylerin üstlerine üstlerine sürmeleri kuşkusuz insan olmalarından...

Röntgenci, bizde altmış yıldır yayımlanan Moravia'nın bilinen romanlarından biri. "Seks satar" diyerek Moravia'nın romanları tuhaf isimlerle yayımlandı hep...Romalı Dilber, Kalbimdeki Dişi, Beni Aldatabilirsin aklıma gelenler...Romanda benim ilgimi çeken baba ile oğul arasındaki gerilimi anlatma biçimi. Romanın bakmak ve bakılmakla ilgili bir fikri var, gelişen hikayesinin iç gıcıklayıcı tarafları yok diyemem ama Moravia'nın derdi erotizm değil... Demesem olmaz, romanın arkasına yarı akademik bir inceleme eklenmiş, nedeni çevirisinden mi orijinalinden mi bilmiyorum, bir garip, ne dediği pek anlaşılmıyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder