Perşembe, Kasım 06, 2025

Mint et, linki gönder

Görsel üretimlerimi global platformlarda paylaştığımı yazmıştım. Bunu kendimce bir “oyun” olarak denediğimi, sahiden de eğlendiğimi, anlamaya ve öğrenmeye çalıştığımı defalarca söyledim de…

Ama işleri global olarak paylaşınca ister istemez yeni insanlarla tanışıyor, farklı talep ve tepkilerle karşılaşıyorsunuz. Bir süredir,  yeni bir insan türüyle tanışmış oldum: “çalışmalarıma olan beğenilerini paylaşan, sonra da ortak çalışma teklifleri getiren” koleksiyoner ya da küratör tipi birileriyle.

Sanatını çok beğendim. Eserlerini NFT olarak sergilemek istiyorum. Sadece mint et, linki gönder, hemen satın alayım!”

Önce “mint etmek” ne demek, ondan başlayayım: “Mint etmek”, dijital bir eseri blok zincirine kaydederek NFT’ye dönüştürmek anlamına geliyor. Sanatçı, eserine dijital bir kimlik veriyor; bir token oluşturuyor. Bunun için sistem genellikle “gas fee” denen küçük bir işlem ücreti istiyor.

Başta bunlar çok da anladığım şeyler olmadığı için, gelen yoğun tekliflere önce şaşırdım. Ama beş-on sakin yazışmadan sonra tabloyu kavradım. Ne yaptığımı ve ne yapamadığımı bildiğim, maddi kazanç da beklemediğim için belki fazla rahat davrandım, bu avantajım oldu.

Dolandırıcılar, görebildiğim kadarıyla sanatçılara “mint et, sonra alacağım” diyor. Sanatçı mintler, yani o ücreti öderse… “koleksiyoner” ortadan kayboluyor.

Bu kadar salakça görünmesine rağmen işleyen bir dolandırıcılık tezgâhı bu. Benim gibi yeni ortaya çıkan heveslinin hemen yanında bitiyorlar anlayacağınız.

Yeni ama “prestijli görünen” platformlar kullanıyorlar, “sergi yakında, hemen mint etmemiz lazım!” baskısı yaratıyorlar. Gas ücreti sanatçıya yıkılıyor: “Sadece sen mint et, ben ödemeyi anında yaparım.”

Bu süreçte bu kadar çok “curator” ya da “digital collector” olmasının nedenini de böylece anlamış oldum.

Doğrusu, vergilendirme kısmı beni en başından korkuttuğu için akçeli, dolambaçlı işlerden oldum olası uzak dururum. Yaşadığımız memleketin dış dünyayla ilişkileri sınırlı; para alışverişinin zor olacağını, bürokratik engeller çıkacağını az çok tahmin edebiliyorum.

Diğer yandan, gerçek bir koleksiyoner az çok anlaşılır. Mahlasla ürettiğim işlerde kim olduğum belirsiz, üretim geçmişim de güdük. Üstelik, ciddi bir alıcı platformu kendisi belirler (OpenSea, Foundation, SuperRare gibi), ön ödeme veya escrow (güvenli aracı) sistemi kullanır.

Burada bunların hiçbiri yoktu.

Yaşadığımız çağda en büyük sermayemiz, galiba hâlâ şüphecilik. Emek ve zamanı en çok, şüphe duyarak kurtarıyoruz.

1 yorum:

  1. Üç dört yıl önce eşimin suluboya tabloları icin instagram hesabı açmıştım. Dediğiniz tipler anında türedi. Nedir ne değildir derken bir sürü tipin aynı şekilde bitivermesi ile anladım durumu, dediğiniz gibi maalesef.

    YanıtlaSil