Pazartesi, Temmuz 22, 2024

Kaligrafi

Çizgi roman ve karikatürlerdeki balon ve anlatım kutularındaki yazılar-kaligrafi her zaman özenli-özel bir karakteristikle yazılmaz. Yazının bir görsel unsur olarak estetik bir değeri olduğu neredeyse hiç akla gelmez çünkü. Ayrıca bir para harcanmak istenmediğinden genellikle vasıfsız-düşük telifi kabul edecek insanlarla çalışılır, bu da işin niteliği belirler, sonuç bol imla hatalı, hızlı ve dikkatsiz bir yazılımdır. 

Blogu takip edenler rastlıyordur, bir süredir Altan Erbulak-Cafer ile Hürmüz orijinalleri topluyorum. Erbulak bantlarında kaligrafiyle ilgili ilginç vurgulara rastlıyordum. Kendisi mi yazıyor-tasarlıyor yoksa bir başkası mı yapıyor bilmiyordum. Sonunda öğrendim. 

Yukarıdaki bantta Hattat Etem Çalışkan imzasını görünce mesele benim için aydınlandı. Bantın kaligrafisini her zaman Etem Çalışkan yapmasa da bir ara bunu denemiş, Altan Erbulak için dostane bir katkıda bulunmuş, öyle anlaşılıyor. 

Çalışkan, benim çocukluğunda gazetelerde belirli günlerde yayınlanan Atatürk portreleri çizerdi. Yoğun emek gösterdiği hemen anlaşılan işlerdi. Sonra Kuran'ı Kerim'in Türkçesini elle yazmış, gazeteler de kuponla vermişlerdi. Gösterdiği hattatlık çabası haberlere konu olurdu. Görmedim ama Nutuk metnini de yazmış...Kendisine "milli ve manevi" hedefler koyuyor, incelikle uğraşıyordu diyelim, çalışkan insanlara zaafım olduğundan sohbet etmek, bir gününü nasıl geçirdiğini görmek isterdim.

Bugün balon yazıları bilgisayarda yazılıyor, kaligrafinin şahikasına-çok çok iyi örneklerine birkaç tuşla ulaşıyorsunuz. Etem Çalışkan'ın çabasını, Altan Erbulak'ın bir buluş olarak kullandığı-paylaştığı estetiğinin günümüzde bir karşılığı yok. Aa ilginçmiş denip geçileceğini hepimiz tahmin edebiliriz. Oysa hem bir meslekti, hem de bir zanaat olarak geliştirilmeye çalışılıyordu, üzerine kafa yoruluyordu. 

Bilemiyorum, o çabalar, bir "müktesebat" olarak bilgisayar kaligrafisini ulaşmamızı sağlamış olabilir. Yol değil, yolculuktur önemli olan filan denir ya, o bakımdan önemli çabalardı bunlar. Diğer yandan e bu eziyet değil miydi diyenler çıkacaktır, çekenler dışında kimseyi ilgilendirmeyen bir enerji dolumu-boşalımı işte... Siz oflaya puflaya dağa tırmanıp, dağın öbür tarafına geçiyorsunuz, adamlar gelip dağın içinden geçen tünel yapıyorlar, yol kısalıveriyor...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder