Cuma, Mayıs 31, 2024
Konuşan Katır "nasıl" Türkçe konuştu?
Perşembe, Mayıs 30, 2024
Sisli Rumuzuna
Çarşamba, Mayıs 29, 2024
Salı, Mayıs 28, 2024
Annesinin doyuramadığını...
https://www.deviantart.com/nonparanoid/art/family-portrait-661129446 |
Bazı insanlar, ne yapsanız değişmez, bütün ilişkilerinde "alacaklıdırlar", sızlanır söylenir, gözyaşı döker, ilgi isterler, hep onlar mağdurdur, hep onlar haklıdır, konuşulmak, konuşmayı bitirmek, en güzel sözü söylemek, takdir edilmek vs vs... Vallahi tillahi bir türlü bitmez istekleri...
Bir de borçlu hissedenler vardır, fedakarlık ve perhiz hissi o borçlu olma hissinin meşrulaştırılmasından doğar. Çırpınır dururlar...
Hayatımız, yakın çevremiz, ruhumuzu gerenler ve gevşetenler mi demeli, bu borçlularla alacaklılar arasında geçiyor... Biri daha iyi, diğeri daha kötü filan demiyorum. Mutluluk ve hayatla başedebilmek başka şeyler çünkü...
Pazartesi, Mayıs 27, 2024
Adalet, devletin esasıdır
Pazar, Mayıs 26, 2024
Sinir Uçları
Haklı çıkmak için, haksız çıkarmak için okuyorlar. Okur gibi yapıyorlar.
Okuduklarının sinir uçlarına iyi gelmesini istiyorlar. Okuduklarına sinirlenmeyi seviyorlar, yok sinirlenmezlerse, yok sinirlenmeyip neşelenirlerse, okuduklarına birilerinin illa ki sinirleneceğine inanıyorlar, birilerine kapak olmuş filan diyorlar.
Geçiyor ömrümüz...
Cumartesi, Mayıs 25, 2024
Midas'ın Kulakları
Yukarıdaki bant, elimde orijinali olduğu için gazete tarihini bilemiyorum, muhtemelen seksenli yıllarda Cumhuriyet'te çizilmiş... İsmail Gülgeç, bir vesileyle Ankara'ya gelmiş, Mehmed Kemal'le konuşuyorlar... Esprili bir dille sözünü ettiğim Ankara eleştirisi yinelenmiş. Midas'ın kulaklarına benzetilmiş...daha önce görmediğim için ilginç geldi.
Bugün, hoş gazete kalmadı ama böylesi bir Ankara olumsuzlaması artık yok, eleştiriler kaybolmadı ama biçim değiştirdi... Saray deniyor, Tayyip deniyor veya ne bileyim ters köşeden Cehape filan denmekle birlikte bir şehirle beraber anılmıyor o eleştiriler...
Cuma, Mayıs 24, 2024
Ya Devrimdir Ya Hırsızlık
Yaşlı babanın arkadaşı ah vah ediyor: "Allah yardımcın olsun birader... demek üçünü de sen besliyorsun".
Sanat, karın doyurmaz, anca aileye yük olursun. Hükmü verdik, işin gereği görüşüldü, mahkememiz tanıkları dinledi, oy birliğiyle karar verildi, bitti gitti.
Sorabilseydik, muhtemelen, sanata değil pozörlüğe, tembelliğe karşıyız filan derlerdi herhalde. Ne derlerse desinler, bir önyargıyı pekiştirmişler. Anti-entelektüelist bir hissiyat varsa, ki var, buralardan çıkıyor işte....
MFÖ'ün şarkısını hatırlarsınız: "Bütün kabile kızar bana. Derler bu adam çalışmaz mı? Bu adam hep düşünür mü.? Bir kuş ölmüş diye üzülür mü?"
Sigara içmek, ayakkabıyla oturmak, sohbete katılmayıp okumak, kıçını dönüp yatmak... Tek tek düşünülünce rahatsız edici şeyler... ama bir tarafıyla da varolana, süregelen ahlak ve hiyerarşiye bir isyan içeriyor. Sanatçıyı büyüklerinin yanında sigara içen densize indirgeyince iş zaten karikatüre dönüşüyor, karikatürünün çizilmesine gerek kalmıyor.
Karikatür, muhaliftir filan ...İş nutuğa gelince gelince bir dünya lakırdı...Bence asıl muhalefet ve muhalifler, bu türden nişlerde kendini gösteriyor. Vatan millet, demokrasi laiklik filan bunlar zaten büyük laflar veya işin kendisi cesametli...Ne desen büyük laf etmiş oluyorsun...
Halbuki iki durup ters köşe yapsana, sigarayla saygı mı ölçülür, iki dumanla terbiye mi üfürülür desene...Diyememişler...Devir öyleymiş, zamanı anlayalım deyip geçiyoruz, o dönem aksini diyenler var mı peki...Var elbette...
Derler ya, sanat ya devrimdir ya hırsızlık... Çoğunluğa sadakat gösteren anca hırsızlık yapıyor...
Atarlandım.
Perşembe, Mayıs 23, 2024
Sahte Hatıralar ve Bir Evden Kaçma Hikayesi
Çarşamba, Mayıs 22, 2024
Yanyana Resim Çekindiler
Salı, Mayıs 21, 2024
Dracula Müzikali
Pazartesi, Mayıs 20, 2024
Deve'nin hesabı
Gelelim yukarıdaki kapağa... Sallamadan deseler de Ecevit'i "foto-montaj" ile bilemiyorum, galiba eşcinsel olarak göstermeye çalışmışlar... Niye karikatür değil de fotoğraf kullanılmışlar diye düşündüm, içerde var çünkü... Yaşar Kemal'e salladıkları İpince Memed çizgi romanında hicvedilenlerden biri olmuş Ecevit... Kapakta fotoğraf olunca galiba diyorum, daha gerçek gibi görünsün istemişler, belki daha sahici, daha etkileyici...Mizah gibi durmuyor, aşağılama arzusu daha baskın çünkü.
Ve galiba Hurşit dedikleri de David Bowie... Farkındalar mıydı merak ediyorum.
Cumartesi, Mayıs 18, 2024
Zengin bir koca bulursam...
Aynı yılları yaşamış bir ergen olduğum için resimlerdeki kimi kadınlara aşinayım. Büyümek, karşı cinsle karşılaşmak kolay değil... Traji komik bir merhale olduğu için "geçelim".
Resimlere bakarken, resimlerden çok resimaltında yazılanlara takıldığımı fark ettim.
Eskiden bu yazıları, mizaha yeteneği olanlar yazardı. Hani herkes, yazılanların palavra olduğunu bildiğinden olmalı, iş onlara bırakılmıştı. Karikatürist Ferit Öngören uzun yıllar "Tan" gazetesinde başta resim altları olmak üzere sayısız asparagas haber yazarak geçinmişti mesela. Ömrünün son döneminde tanışmış, sohbet etmiştim. Akıllı, ne yaptığını bilen donanımlı bir sanatçıydı.
Geçim sıkıntısıyla böyle bir iş yapmak?...
Düşünün, ne iş yapıyorsun? "Çıplak kadın resimleri için komik yazılar yazıyorum." Reel hayatta bir karşılığı yok bu işin... Gazeteciyim diyorsun... İmzanı atamıyorsun... Yoksun. Üstelik çok okunuyorsun.
Bir yandan da eğlenceli sanki... Tuhaf.
Edebi ya da sinematografik açıdan çok iştah açıcı bir "meslek".
Cuma, Mayıs 17, 2024
Sabahlara kadar
Dikkat edilirse imza yok. Cemal Nadir çizmiş gibi duruyor, öndeki garsonlar kopya olduğu hissi de veriyor. Arka plan kalabalıkken tenhalaştırılmış bile olabilir.
Mesaj, Atatürk dönemi Ankara'sına yönelik, iki garson aralarında konuşuyorlar: "Her gece sabahlara kadar eğlenirdik, ne eğlenirdik: kadehler kırılır, naralar atılır, döğüşler edilirdi. Nerde eski o hovardalar".
Enteresan, Akbaba, resmi ilanlarla yaşadığı için İnönü iktidarına methiyede bulunuyor, yeni döneme adapte ve angaje oluyor diyelim.
Perşembe, Mayıs 16, 2024
Çaylak
Çarşamba, Mayıs 15, 2024
Salı, Mayıs 14, 2024
Yeni Bir Söylenen Adam
Pazartesi, Mayıs 13, 2024
Ölümde Birleşenler
Pazar, Mayıs 12, 2024
Karaoğlan Hakkında
Bir etkiden söz edemeyiz. Suat Yalaz bir entelektüel değil. Yazıp çizdikleriyle bir siyasi ya da kültürel bir tartışma yaratmış birisi değil. Karaoğlan, erotizmiyle öne çıkan aksiyona dayalı bir serüven çizgi romanıdır. Gazete okuru hesap edilerek üretildiği için yetişkinlere yöneliktir. Cinsellik, iddet ve siyaset bakımından çocukların okuyabileceği bir anlatı değildir. Siyasetle ilişkisi esasen dolaylıdır, ilk anda Türklük üzerinden milliyetçilik yaptığı söylenebilir ama vurgu bu her zaman belirgin değildir. Orta-Asyacı bir milliyetçiliği vardır, radikal sağla ilişkisi erotizmi nedeniyle mesafelidir. Dinin hiç bir zaman anlatıda ağırlıklı bir yeri olmamıştır. Dizinin yaratıcısı Suat Yalaz, 1932 doğumlu. Onun eğitim aldığı yıllarda resmi ideolojide Osmanlı, cumhuriyetle karşıtlık içinde kurgulandığından olmalı, Osmanlı'yla neredeyse hiç ilgilenmemiştir. Karaoğlan'da bilerek ve isteyerek Müslümanlık öncesi evreye yöneliyor... Başka bir tarih anlatmak istemiş, tabii ki bu bir iddia. İşin esasına bakarsak Karaoğlan tarih-dışı bir fantezidir. Tarih bir arka plandır.Tarih bir ahlâkî kategori olarak ele alınır, geçmişin bugünden daha iyi ya da bugünün geçmişten daha kötü olduğu gibi bir ahlâkî argüman vardır. İlk Türkler, hayalî bir evrende yarı-mistik karakter özellikleriyle anlatılır, geçmişin iyi ve temiz olmasının nedeni olarak gösterilirler. Bu çerçevede sizin sorunuza daha doğru cevap verebilirim: Karaoğlan, 27 Mayıs sonrası seküler milliyetçilikten etkilenmiş bir anlatıdır ama bu etkilenme ve bağlantılandırma arzusu sonradan kurulmuştur. Başlangıcı salt serüven hikâyesidir, yabancı çizgi romanlardan ve romanlardan etkilenerek üretilmiştir. Toplum değiştikçe buna uygun hikâyeler anlatıldığı olmuştur.
“Erotik ve milliyetçi bir ikon: Karaoğlan” adlı kitabınız yayımlandıktan sonra Suat Yalaz’dan bir dönüş aldınız mı, aldıysanız bu dönütü nasıl değerlendirirsiniz?