https://www.deviantart.com/lustmordandwargasm/art/Snoopy-rough-11116918 |
Tek başına yaşayan insan sayısının sadece İstanbul'da bir milyona yaklaştığı iddia ediliyor. Memlekette istatistik denilen şeye güven olmasa da, insan ömrünün uzaması, ailenin küçülmesi, boşanma oranının artması gibi nedenlerle metropollerde böylesi bir yükseliş olduğu tahmin edilebilir.
Mesele sadece yalnız yaşamak da değil, yalnız hissetmek... Yapılan araştırmalara göre eşine, ailesine, hayat arkadaşına rağmen kendisini yalnız hisseden insan sayısı çok daha fazla çıkıyormuş... Amerikalılar, yalnız yaşamayı ve yalnızlık hissinin yükselişini bir kamu sağlığı sorunu olarak görüyorlar. Biz "bizim daha sahici dertlerimiz var" tadında bakıyoruz bu duruma...
Derttir-değildir, doğrudur-yanlıştır o fasla hiç girmeyelim... Benim ilgimi çeken, bu mesele ne zaman konuşulsa, sosyal medya arkadaşlıklarıyla gerçek hayata (ve yüz yüze iletişimle kurulan ilişkilere) yönelik karşılaştırmalar yapılması. Mutlak bir doğru gibi, hemen herkes, sosyal medya ilişkilerini azımsıyor hatta kahrediyor. "Nerde o eski Ramazanlar" tadında yeni medya düşmanlaştırılıyor.
Haliyle epeyce yaşlı bir tonu var bu eleştirinin, poz mu desem, boş beleş mi, tam öyle bir şey. Yalnızlığın ya da yalnızlık hissinin bir sonucu değil sosyal medya, hatta nedeni bile olamaz. Her birimiz, yazarak, konuşarak, karşılaşarak, yaşayarak biriyle ne yaşayabileceğimizi öğreniyoruz. Devam ediyoruz ya da etmiyoruz, ara veriyoruz, hayat gailesi içinde başka birine dönüşüyoruz ya da ilişkide olduğumuz birisi başka birine dönüşüyor. Yanılıyoruz, yanıldığımızı sanıyoruz vs vs...O kadar çoklu bileşkeler ki bunlar... Tü kaka edince bitmiyor yani. Bir medium, sadece iyi veya sadece kötü olamaz, hepimiz buradayız, ve "hiç olmadı öyle bir Ramazan!"
Yalnızlık denince Orhan Veli Usta'nın "Yalnızlık" adlı şiirine kulak vermek lâzım. Her dönem geçerli.
YanıtlaSil