Kendi deyişiyle "saltanatla halkın, idare ile milletin, ümmilikle medeniyetin, geri kafalılıkla ileri düşüncenin ortalık yerinde bir köylü-şehirli duvarı yükselir" diye düşünerek... romanda bir tarafa Samanpazarı, diğer tarafa Çankaya'yı koymuş... Fatih-Harbiye formülünü yazarlarımız kolaylarına almışlar, yineleyip durmuşlar diyelim. Bilmeyenler için Samanpazarı, Eski Ankara'da, Kale'ye yakın bir yerde, çarşısıyla ünlü bir bölge. Orta-alt sınıfların rağbet ettiği bir yer...
Romandaki kahramanlardan biri yürüyüş yolumdaki "yeni apartmanlardan" birinde oturuyor, Çankaya caddesinde...Evin yakınından bir dere geçiyor, küçük bir köprüsü var filan... Apartmanda yaşayan Amerikalılar işe giderken kestirme olsun diye o köprüyü kullanıyor şu bu...
Çok değil aslında, seksen yıl öncesinden söz ediyoruz, Ankara derelerle dolu, yokuşlar şehri olduğundan yağmurlu havalarda o dereler çağlıyor ve sel oluyormuş, derlemiş toparlamış, doğru ya da yanlış kontrol altına almışlar. Hoşdere, Kavaklıdere, Portakal Çiçeği filan hepsi evimin yakınındalar. Genel olarak bilinmiyor veya bilgi olarak önemsenmiyor... Şehir tarihleri hijyenin, düzlemenin ve kontrolün de tarihleridir...
çocukluğumdan dedemler samanpazarına uğradık derlerdi. kulağıma çalınmış. aklıma geldi. geçim sıkıntısı yaşayan kesimdendik, hala öyleyiz.
YanıtlaSil