Cuma, Kasım 10, 2023

Son Okuduklarım 83

 Olalla, Stevenson'un novellasıymış, hiç bilmiyordum, yazarlar, eskidikçe diyelim, popüler kitaplarıyla yaşarlar ve ne yapsalar, onları aşamazlar. Define Adası ve Mr Hyde, Stevenson'dan daha ünlüler artık... Bu novella vefasızca-haksızca unutulmuş mu, yoksa unutuldu iddiasıyla abartılıyor mu emin olamadım. Ben sevdim, o ayrı... İyi çeviri, yer yer çok çok güzel sahneler var ama dağınık ve yeterince doğrudan (cesur) olamamış sanki... Olalla, iki nedenle ilginç, birincisi, bu bana çok ilginç geliyor, Stevenson yine bir rüyasından devşirmiş öyküyü... ikincisi, bizim bugün gotik dediğimiz şato romantizminden ve klişelerinden oluşuyor. Tam anlaşılmayan, belki de tam tarif edilemeyen referanslar kullanılmış....Bir asker nekahat döneminde bir konakta pansiyoner oluyor. Çevre köydekilerin korktuğu, tekinsiz bulduğu bir konaktan söz ediyoruz. Askerimiz evin kızına aşık oluyor, anne onun tedirgin ediyor filan... Atmosfer tanıdık yani. Din adamı ve köylüler şu bu... 

Yürümek, Adım Adım Erling Kagge'nin kendi deyişiyle yürürken duyduğu ve hissettiği şeylere, eve döndüğünde okuduğu kitaplara ve makalelere dayanıyor. Kutuplara gitmiş, Everest'e tırmanmış bir kaşif ve serüvenci Kagge, editörlük yapıyor ve yayıncılıkla geçiniyormuş... Alıntı ve mukayeseli yorumlarıyla iyi bir okur yazar olduğunu gösteriyor, hatırlayanlar olabilir, dilimizde çıkan bütün kitaplarını okuyacağımı daha önce yazmıştım. Dört yılı geçti, her gün en az beş kilometre yürüyorum, haliyle kitap ayrıca ilgimi çekti, pek çok güzel hikaye ve zihin açıcı fikirle karşılaştım, biraz tanışma faslından öğrenme ve biraz da farklı yorum okudum diyelim. Zaten kitap temelde anekdotlardan oluşuyor, Kagge kendi deneyimlerinden ve okuduğu kitaplardan, zihinsel keşiflerinden söz ediyor. Akıcı, kendini abartmayan ve insana iyi gelen metinlerden. 

Sevimli bir çocuk çizgi romanı Marilu... Anne ve babasıyla taşraya, doğa-orman içinde bir eve taşınmak zorunda kalan küçük bir kızın yaşadıklarını anlatıyor. Küçük kız, şehri özlüyor, yeni evine, odasına uyum sağmayı reddediyor. İnatçı huysuzluğuna karşın öğrenmeye açık  Marilu'nun doğayla ilgili yaşadıkları gayet esprili bir dille anlatılmış. Serinin senaryosunu Toulme'nin yazdığını eklemek gerekiyor. Bizde çocuk çizgi romanları eğitim tedrisatının yavanlığında üretildiği için üreticilerimizin örmek olarak incelemesinde fayda var sanki. Neşeli, ders verir gibi anlatmadan doğal yaşamı sevdiren bir dil tutturulmuş çünkü. 

Usagi Yojimbo, dergi olarak çıkan komik çizgili bir samuray hikayesi, on dört sayı birikince okumaya karar verdim. Samuray hikayeleri erkeklere yöneliktir ve epeyce şiddet yüklüdür, ölüm ve öldürme anlatıların doğal bir parçasıdır. Usagi'nin ilginçliği şurada, komikleştirilmiş çizgilerine, hayvanları insansılaştıran üslubuna karşın hikayelerine komik denemez, pek öyle espri de yapılmaya çalışılmıyor. Bol ölüm var ama kan yok, cinsellik yok, romantik bir şeyler olacak gibi oluyor, o da belirginleşmiyor. Korku ögeleri, fantastik referanslarla sanıyorum genç manga okurunu hedeflemişler. Eskiden Mini Ringo vardı, bir western parodisi gibi dururdu ama değildi, biraz o havada bir gerçekliği var demek istiyorum.  Bu kadar sayı çıktığına göre bir okur ilgisi olmalı ki devam ediyor, tüm bunları editöryal bir merakla, piyasayı tanımlamak için yazdığımı anlamış olmalısınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder