Romanı henüz okumadım, illa ki pulp bir metindir, tahmin edebiliyorum ama arka kapak yazısı böyle yazılmaz. Kim yazdıysa (ki merak eden olursa o yıllarda Bilgi Kitabevinin yayın yönetmeni kimmiş bulabilir), bu kitaptan açık ara utanmış...Okurdan çok kendini, sonra da çevresini ikna etmeye çalışmış...
Mesele aslında karmaşık değil, roman "iyi" değilse, tarzın değilse seçmezsin, hadi seçtin yayınlamazsın, telifi-çevirmen ücretini zarar hanesine yazarsın, geçer gider, ama yayınladıysan kitabı sabote edemezsin... Hele okurunu küçümseyemezsin...
Türü her ne olursa olsun, Spinoza da okusak, Mike Hammer da okusak, bu değişmez, kitap okuyanına hoşça vakit geçirtir... Üstelik okuduğumuz kitabın yarına kalma garantisi yoktur, her metin kaçınılmaz olarak günü yaşar. Her kitap, öncelikle günün sevgilisidir...
Son diyeceğim şu, ya Kaptan, bu ego nasıl bir bitimsiz bir kuyu, hemfikiriz değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder