Cumartesi, Temmuz 01, 2023

Yattı!

Çok çok uzun yıllardır, her bayramı Ankara'da geçiriyorum, tatile gitmiyor, o hengameye ve tatil kalabalığına karışmıyorum. Şehrin insansızlığı, otomobilsizliği bana tuhaf biçimde iyi geliyor. 

Bu kadar insan tatil derken, tatile gitmekle övünürken sizin başka bir tercihle kendinizi varetmeniz epeyce zorlayıcı. Hele gençken, hele çocukken... O yaşlarda imreniyor, eksik hissediyorsunuz, sonra zamanla bir şekilde başetmeyi öğreniyorsunuz. 

Kendime bir üstünlük ve ayrıcalık katmaya çalıştığımı düşünmeyin, her takıntı kendini yaşıyor, o tuhaflığımın nedeni hakkında yazacağım. 

Borçsuz yaşamakla ilgili garip sayılabilecek takıntısı olan bir aile kültüründen geliyorum, borcumuz olduğunda, borcun ödeme günü yaklaştığında sessizleşen, tek kelime konuşulmayan bir ev düşünün...Öyle bir evde büyüdüm. Üstelik, herkesin çalıştığı, çalışmamanın küçümsendiği bir kültürdü bu... Bayramın ilk günü hariç her gün çalışılıyor, bıktım denmiyor, rehavet akla gelmiyordu. Ayıp gibi bir şeydi bu çünkü... Borçla tatile gidenler net olarak salaktı, ağlamaya hakkı olmayan zevzeklerdi.

Böyle bir ailede elindekiyle yetinmeyi çok küçük yaşlarda öğreniyorsunuz, böyle bir öğreti, bir tür perhiz aslında, bir zaman sonra "olmayabilir" ve "yetinebilirim" diyebiliyorsunuz. Bugün dahi, aile içinde birileri eleştirilirken, "yattı", "çalışmadı" filan deniyor, illa ki konular oraya geliyor. Farkında olmadan dahil oluyorsunuz buna...Normaliniz bu oluyor. 

Sonuçlarını sayayım. Hayatım boyunca on gün arka arkaya tatil yapmadım. Çalışmayan - çalışmamayı tercih eden insanlarla arkadaş olamadım, derinleşebilen bir bağ kuramadım. Oldum olası kimseden bir şey isteyemem, borç hiç isteyemem. Okudukça gelişen eleştirellikle, bu hal ve hislerimi anlamlandıracak şeyler buldum ama yıllar sonra anlıyorum ki çoğu palavraymış, asıl ekseni, ailem kurmuş, öyle alıştırılmışım... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder