Mizah dergileri popülerliklerini yitirdiği, hafta hafta eridikleri, satış olarak düştükleri, yeni üreticilerle değişemedikleri bir evrede çıkmış bu espri...İstanbul'da çıkan, çoğunluk değerlerini üst orta sınıf gençliğine göre belirleyen, siyaseten doğruculuk cenderesi altında esprileri daralan zamanlar da diyebilirdim...
Şunu düşündüm, Gırgır'da olsa, Oğuz Aral bu espriyi içerde kullanırdı ama kapak yapmazdı gibi geldi bana, ispat edemem... Aral, Gırgır okurunun Erdoğan'dan farksız olduğunu, tıpkı onun gibi Tutunamayanlar'ı okumadığını bilirdi, veya o kabulle bir okuyucu tahmininde bulunuyordu...
Yani derginin üreticilerinin bile okumadığı bir yazarı kapağa taşımazdı, biz bunu aramızda konuşalım-gülelim ama dergi ve okurları için daha genel ve kapsayıcı espriler bulalım derdi gibi geliyor...
Gırgır'ın genel tarzının dışına çıkan bir çizgiyle karşılaştığında, "ben bunu evimde duvarıma asarım ama dergiye koymam" dermiş mesela... Penguen ise okur yazarlık kasmış, bir bibliyofilin yapabileceği espriyi kapağa taşımış...
İki ayrı dönemden iki ayrı espri tercihi diyelim, birinin asıl derdi kitleselleşmek, diğeri elde kalanı tutmaya çalışıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder