İnsanlar doğal olarak resmi açıklamalara kulak verirler, 1945 yılında Tan gazetesi tahrip edildiğinde komünist tezgahı denmişti, polis ve istihbaratın işi olduğu seneler sonra anlaşıldı, 6-7 Eylül'de de benzer şeyler söyleniyor, komünistlerin milleti galeyana getirdiği iddia ediliyor ve içlerinde Aziz Nesin ve Kemal Tahir'in de olduğu pek çok "solcu" yok yere yere tutuklanıyor...
Ne ki, resmi bir tezgah olduğunu anladılarsa, karikatürcülerin bunu çizmesi yine kolay değil, bildiklerinden korkmuş, başına geleceklerden çekinmiş olabilirler, onlar korkmadıysa bile patronları çekinebilir çünkü... hepsi çoğunluk değerlerine hitap eden yayınlarda çalışıyor ya da o yayınları çıkartıyorlar, üstelik sıkıyönetim ilan edilmiş, her şeyi yazıp çizemeyecekleri herkese bildirilmiş...
Yukarıdaki kapak, 23 Eylül 1955 tarihli Akbaba kapağı, Yusuf Ziya Ortaç espriyi vermiş, Necmi Rıza da çizmiş... Ortaç, sokaktaki adamdan, ayak takımından, göçmenlerden, lümpen proleteryadan oldum olası hazzetmezdi, 6-7 Eylül'ün sorumlusu olarak onları görmesi bu bakımdan tesadüf değil...
"Suçlular ayağa kalkın" diyen devletin karşısında biri kızıl, diğeri kara iki tipleme sanık sandalyesine oturtulmuş, yamalı, pulsuz, bitli ve tersolar... Biri komünizmi diğeri cehaleti temsil ediyor... Kara cahili anlamış olmalısınız ama o kızılın manası günümüzde berhava oldu. Eskiden komünistlerin sadece servet düşmanı olduğu, zenginlere karşı düşmanlık propagandası yaptığı, yoksulları bu yolla etkilediklerine inanılırdı. Popüler klişe böyleydi, yani o kızıla boyalı yoksul lümpen, doktrine ve angaje edilmiş, kandırılmış bir ajandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder