Mahrem bir Portre, Rodin'in biyografik çizgi romanı. İlk bölümlerde senaryoyu çok kesitli-kesintili buldum, bir konuşma metni gibi, sanatçının hayatından bahsediliyor gibi düşünün, o havada bölük pörçük akıyor... Yani tahkiyesi ve karakterizasyonu iyi değildi, ilerledikçe, hatta ancak Camille ortaya çıkınca seyir değişti ve "etlendi"... Yine de genel olarak belgeselciliği, hikayenin önüne geçmiş bir iş, beğendim diyemem.
Kanun Dışında, bizde pek yapılamayan, az bulunur türden bir çalışma. Malum, bu tür metinlerde bayık bir romantizm, parmak sallayan bir modernist ve öğretmen edası kendini fazlasıyla hissettirir. Epey bir araştırma yapılmış, iyi toparlanmış ve güzel anlatılmış. Aşağı yukarı yüz yirmi yıllık bir dönemden gazetelere düşmüş, sansasyon ölçüsünde konuşulmuş yerli suç hikayeleri derlenmiş. Beğenerek ve imrenerek okudum.
Meydan Okuyan Kadınlar'ı uzun zaman önce satın almıştım ama nedenini bilemiyorum, bir türlü elim gitmemiş, okuyamamıştım. İlginçmiş, albüm kısa kısa hikayelerden oluşuyor, biyografik bir temeli var ama kuru bir dilin ve enformatik bir vasatlığın çok ötesinde...Sahiden akıllı ve ironik bir tınısı var senaryoların, iddiasının karşılığını veriyor... Global popüler kültürün parçası olan çok bilinen isimleri de okuyoruz, yerel kalmış, yaşadığımız coğrafya ve siyaset kültürü içinde bize "irrelevant" gelen kadınlarla da tanışıyoruz. Dört beş sayfalık hikayeleri takip eden iki tam sayfalık ilüstrasyonlar ayrıca yeni ve farklı duruyor. Uzun yıllar önce Uygarlık Tarihi dersi vermiştim, şimdi olsa albümden bir iki bölümü öğrencilere okuturdum.
Yazmak Üzerine, Raymond Carver'in yazarlık serüvenine, olgunlaşmasına ve keşiflerine dair denemelerden oluşuyor. Çeşitli zamanlarda yazılmış bir derleme olduğu için tekrarlar içeriyor, iç dökme ve hatıralar da var, belirginleştirmeden akıl fikir vermeler de... Carver'ın yazma iştahı oldum olası hoşuma gider, işin zanaat kısmını önemsemesi, tekrarlamaktan gocunmaması, emekçi olması, geçim sıkıntısıyla türlü işlerde çalışırken yazmayı sürdürmesi filan... Tatlı tatlı anlatıyor bunları, yazarlık öğretmenlerine olan sempatisi, onları anlatırken kurduğu koyu duruluğun lezzeti insanı çarpıyor...
Rodin hariç hepsi ilgimi çekti, yeni sesler, renkler arıyorum bu aralar. İyi oldu, listeye alıyorum. Teşekkürler.
YanıtlaSil