Salı, Mart 28, 2023

Bir yemin uğruna ya rab ne güneşler batıyor

Kare 1
Bilmeyenler için bir girizgah yapayım, gazetelerin en güçlü medium olduğu zamanlardan söz edeceğim, radyo ve sinema var ama, teknolojik yetersizlik nedeniyle gazeteler kadar yaygın değiller... Gazetelerse, sadece haberin değil, edebiyatın ve türlü popüler sanatların ilk yayıncısı durumundalar... Popüler olan her şeyi kullanıyor, kullandıklarını birkaç kat daha popülerleştiriyorlar. 

Kare 2
1950'li yıllarda gazeteler, hafta sonra renkli sayfalı pazar ilaveleri vermeye, o ilavelerde de yerli çizgi romanlar yayımlamaya başlıyorlar. Paylaştığım kareler, tam sayfa yayımlanan Bir Yemin Uğruna (1954) isimli çizgi romandan, Türkiye'nin o yıllarda en çok satan iki gazetesinden biri olan Yeni Sabah'ta çıkmış, yine dönemin açık ara en parlak çizeri olan Ratip Tahir Burak tarafından çizilmişler.

Kare 3
Bugünden bakınca, kolay anlaşılmayacak tarafları var, hatırlatayım. Birincisi, renkli olduğu için okurlara bambaşka ve göz kamaştırıcı geliyor bu çizgi romanlar, çünkü gazeteler siyah beyaz yayımlanıyorlar. İkincisi, haftada bir ve hepi topu altı kare yayımlanan, yine de ilgiyle takip edilen bir şeyden söz ediyorum. Bir karşılaştırma yapayım, doksanlı yıllardan itibaren mizah dergileri, okur takip edemiyor, unutuyor diyerek devamı haftaya şeklinde tefrika edilen çizgi romanları istemiyorlardı. Düşünün, Ratip Tahir, sadece altı kare çiziyor, yaptığı iş ilgiyle takip ediliyor, en yüksek telifi alıyor . 

Kare 4
Üstelik, o altı karede, hikayenizi de çok geliştiremez, derinleştiremezsiniz. Paylaşılan karelerde yabancı bir kadınla Türk erkeği, yürüyüşe çıkıyorlar, aralarında tutku dolu bir gerilim oluyor ve reddedilen kadın, erkeğin bacaklarına sarılıyor filan... Bir hafta boyunca sadece bu sahneyi okuyorsunuz, evet bir his çatışması ve bir gerginlik var ama çok az yahu diyorsun, demek ki o devrin okuruna yetiyormuş...

Kare 5
Karelerin alt yazılarını bilerek çıkarttım, görsel bir ardışıklık kurulmuş çünkü, bir romans yaşandığını resimlere bakarak anlayabiliyoruz. Diğer yandan alt yazılar ile görsel arasından uyum var diyemem. Ratip Tahir, yazıyı resimlemiyor bence, tam aksini yapıyor, resme metin yazıyor. Eğer öyle yapmasaydı, bu kareyi farklı çizmesi gerekiyordu, alt yazıyı alıntılayım: "Genç kız tir tir titreyen küçücük elleriyle delikanlının cepkenine yapıştı, bütün gücüyle sarsarak: 'Senin olmak istiyorum, senin! Bunu anladın hala neden susuyorsun?' diye haykırdı. Şahin'in şaşkınlığı son haddini bulmuş, dili tutulmuştu. 'Duymuyor musun söylediklerimi? Yoksa beni çirkin mi buluyorsun?' diye feryad eden Marie, çılgın bir hareketle, esvabının göğüs kısmını kavuşturan ipek kordonları kopartarak taptaze göğsünü açtı." Yani, burada çarpıcı olan kadının kendini teşhir etmesi, biz bunu karede görmüyoruz, tuhaf, frapan, eksajere bir sahneymiş halbuki...

Kare 6
Son kareye bayılıyorum, müthiş erkek Türk'ün fetih rüyasının resmi çünkü... "[Marie] erkeğin bacaklarına sarılmış hıçkırıklar içinde boğuluyordu."... E peki buna ne demeli, okuru bir hafta bekletecek kadar güçlü bir fantezi değil mi bu? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder